ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI ‘YANKI ODASI’ NEDİR?
-ADANA-
Ülkemizde artık değişim isteyen ve bu isteğini giderek daha yüksek sesle dile getiren, içerisinde bulunduğum “muhalif seçmen” kitlesi; 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri sonuçlarının ardından büyük bir hayal kırıklığına uğradı.
Bu hüsranın arkasında elbette kaybetmiş olmak yatıyordu. Kaybetmek her zaman bir ihtimaldi ama yaşadığımız şokun bu kadar büyük olmasının sebebi seçim sürecinde –ve daha da öncesinde– içerisinde bulunduğumuz “yankı odalarıydı”.
Şöyle ki… Sadece bizimle aynı fikirdeki insanlarla görüşüyor, Cumhuriyet ya da Sözcü okuyor, televizyonda Halk TV, Tele 1, Sözcü TV ve KRT’den başka kanal açmıyor, sosyal medyada muhalif içerik üreticilerini takip ediyorduk. Halkın büyük çoğunluğunun gidişattan memnun olmadığını, tıpkı bizim gibi değişim istediğini düşünüyorduk. Dolayısıyla 28 Mayıs akşamı sonuçlar gelmeye, halkın yüzde 52’sinin gerçek tercihi ortaya çıkmaya başladığında şaşkınlığımız büyük oldu.
Yine de bunun için kendimizi suçlamamıza gerek yok. Zira “yankı odalarına” hapsolmak sadece muhalif seçmenin değil, sadece Türkiye’nin değil, çağımızın bir hastalığı. Peki, nedir bu YANKI ODASI? Anlatalım…
YANKI ODASI kavramı, iletişim jargonunda, bilgi, fikir veya inançların tanımlı bir sistemde iletişim ve tekrarla güçlendirildiği bir durumu tanımlamak için kullanılıyor. Elbette akustik seslerin duvarlarda yankılandığı gerçek bir oda değil bu. Bir metafor. Dijital medyanın yükselişiyle her geçen gün daha sık karşımıza çıkıyor.
“Yankı odasında” bulunan bir kişi, kendi inanç ve düşünce dünyasına uygun kişilerle arkadaş olur. Kendi görüşleriyle uyumlu ortamlarda bulunur. Kendisini tasdiklemeyen, farklı düşüncedeki insanları ya hayatından çıkarır ya da “unfollow” eder. Yukarıda verdiğim örnekteki gibi… Okuduğu gazete ve dergiler, izlediği TV kanalları, hep kendi fikir iklimine uygundur. Kendi küçük dünyasında farklı bir fikrin, bilginin, argümanın baş vermesine izin vermez. Sosyal medyada sadece kendi gibi düşünen insanları takip eder. İdeolojisine, düşüncelerine ya da inandığı dine uygun içerikleri “like” eder.
Böylece gitgide gerçeklikten, gerçek dünyadan uzaklaşır ve kendine, sadece kendisi gibi düşünenlerin haklı olduğu sahte bir dünya yaratır.
“Yankı odalarının” oluşması ve insanların bu odalara hapsolmasında elbette sosyal medyanın rolü çok büyük… Zira “sosyal medya algoritması” denen şey, kullanıcının bir sosyal medya platformunda geçirdiği sürenin mümkün olduğu kadar artması üzerine kurulu.
Söz gelimi Instagram, bizim hangi tür içerikleri daha çok sevdiğimizi bildiği için, başımızı telefondan kaldırmayalım diye önümüze seveceğimizi düşündüğü içerikleri koyuyor. Eğer herhangi bir zamanda, dünyanın düz oluşuyla ilgili bir komplo teorisini “like”ladıysanız, ana sayfanıza bu konuyla ilgili daha fazla gönderi düşüyor.
Çoğunluğun sizinle aynı fikirde olduğuyla ilgili –çoğunlukla yersiz– bir hisse kapılmak işten bile değil.
Fikirlerimize, ideolojimize, dini inancımıza uygun bir argümanla karşılaştığımızda gerçeği bildiğimize, doğru yolda olduğumuza daha çok inanıyoruz. Kendimize, savımıza olan güvenimiz daha da perçinleniyor. Diğer taraftan, karşıt görüşteki birinin yazdığı tweet’i okuduğumuzda onu çok kolaylıkla sahtekâr, vatan haini, trol, terörist ilan edebiliyoruz.
Zeminin böylesine kaygan olduğu bir ortamda yanlış bilginin yayılması da son derece kolay oluyor. “Yankı odalarının” insana ve topluma uzun vadedeki etkileri ise kutuplaşma, ayrışma, ön yargı, hoşgörüsüzlük ve tahammülsüzlük oluyor.
Peki, “yankı odasından” nasıl çıkılır?
– Farklı kaynaklardan haber okuyarak ve bilgi edinerek…
– Kendi görüşlerini sorgulayarak ve eleştirel düşünerek…
– Farklı görüşteki insanlarla –saygı çerçevesinde– tartışarak ve onları anlamaya çalışarak…
– Sosyal medyada çeşitli gruplara ve konulara ilgi göstermek suretiyle algoritmayı kandırarak…
– “Yankı odasının” kişiyi nasıl etkilediğini fark ederek ve gerçeklikten kopmayarak…
Siz YANKI ODASI kavramı hakkında ne düşünüyorsunuz? Siz de “yankı odasında” mısınız? “Yankı odanızdan” çıkmak için neler yapıyorsunuz? Yorumlara yazın lütfen.