HABER PSİKOLOJİ 

KORKUNUN ARKA PLANI

Korku duygusu hakkında açıklamalarda bulunan ve korku ile ilişkili diğer duygudurum bozukluklarına değinen uzmanlar; korkunun, hayatta kalmada önemli bir etkiye sahip olan oldukça güçlü bir duygu olduğunu belirtiyor. “Psikolog Paul Ekman, evrensel olarak insanlığın tüm kültürlerinde deneyimlenen altı temel duygu olduğunu belirtirken bu duyguları; ‘mutluluk’, ‘üzüntü’, ‘iğrenme’, ‘şaşkınlık’, ‘öfke’ ve ‘korku’ duyguları olarak sınıflandırıyor, ilerleyen dönemlerde ise bu sınıflandırmaya ‘heyecan’, ‘mahcubiyet’, ‘utanç’ ve ‘gurur’ gibi duyguları da ekliyor. W.G. Parrot ise sosyal psikoloji bağlamında duyguları incelediği kitabında birincil duygu olarak deneyimlenen korkuya gerginlik ve dehşet gibi ikincil duyguların da eşlik ettiğini belirtiyor” diyen uzmanlar; korkunun, bir tehlike veya tehdit algısı karşısında ortaya çıktığını ifade ediyor.

‘KAÇ’ TEPKİSİ…

Uzmanlar, “Karşıdan karşıya geçerken size hızla yaklaşan bir araba varsa, burada hissedilen korku işlevseldir ve hayatta kalmada önemli bir etkiye sahiptir. Bir diğer deyişle korku, fonksiyonel olarak tehlike karşısında insanı harekete geçiren bir alarm sistemi işlevini görür. Sempatik sistem devreye girer. İçsel ya da dışsal uyaran amigdala tarafından tehlikeli olarak algılanır ve bu tehlike mesajı hipotalamusa, hipofiz bezine, adrenalin ve diğer iç salgı bezlerine ulaşır. Kan basıncı artar, kalp atışı ve solunum hızlanır. Ağız kuruluğu artar, göz bebekleri genişler. Bilişsel olarak algılanan tehdide bağlı olarak kişinin fizyolojisinde; kaslarda gerginlik veya karın ağrısı gibi somatik (bedensel) birtakım değişimler olur. Davranışsal açıdan bakıldığında korku duygusu ‘Kaç’ tepkisine yol açar. Vücudumuzdaki kan, kol ve bacaklarımızdaki büyük kas gruplarına hücum ederek bedenimizi davranışsal bir tepki olan kaçma davranışını gerçekleştirmeye hazırlar. Yani korku, kişinin tehdit olarak algıladığı bir durum karşısında ortaya çıkan bir duygudur ve birtakım kaçınma davranışlarına sebep olabilir” diyor.

Korku ve kaygı arasındaki ayrıma değinen uzmanlar, “Korku duygusunun daha çok ‘şu an’ ile ilgili olduğunu, kaygının ise ‘gelecekte tehdit oluşturabilecek bir duruma karşı’ oluştuğunu söyleyebiliriz. Bir başka kaynağa göre ise kaygı, çözümlenmemiş korku olarak ele alınır. Kişi geçmiş deneyiminde algıladığı tehdit ile birlikte yaşadığı korku sonucunda gelecekte de benzer durumlar ile karşılaşma ihtimaline karşı kaygı duyabilir. Korku, genellikle gerçeklik ile bağlantılı yaşamsal bir tehlike ile ilişkilidir. Kaygı ise somut bir tehlike olmamasına karşın kişinin yaşadığı huzursuzluk ve tedirginlik ile karakterizedir” ifadelerini kullanıyor.

‘ÜÇ ANA OLGUYA BAĞLI…’

Psikodinamik açıdan korku duygusunu değerlendiren uzmanlar, “Freud özellikle çocukluk çağı üzerinde durmuş ve üç olguyu vurgulamıştır. İlki, bebeklik döneminde bakım veren nesnenin, yani önemli kişinin yokluğu ve bu kişinin ihtiyaçları karşılama temelinde eksikliğinin yol açtığı korku yönündedir. Diğer olgu, çocuğun onaylanmaması ya da sevginin kaybı sonucunda karşılaştığı korku yönündedir. Son olgu ise, çocuğun yaşadığı kastrasyon anksiyetesi, yoğun utanç, suçluluk ve mutsuzluğun korkuya yol açtığı yönündedir” derken ileri dönem psikodinamik teorilerin ise özellikle erken dönem ilişkiler sonucu oluşan benlik kavramına odaklandığını sözlerine ekliyor ve şöyle devam ediyor:

Yeterince iyi, sıcak ve ilgili bakım vermenin aksine, katı ve eleştirel bakım verene sahip çocukların kırılgan bir benlik geliştirdiği ifade edilir. Yetişkinlik döneminde ise kırılgan benliğini adeta saklamaya çalışan kişilerde stres karşısında öfke gibi duygular meydana gelebilir. Bu noktada stres ile başa çıkma stratejileri gelişmeyen kişilerin yetersiz hissettiği ve dolayısıyla kaygı yaşadığı söylenebilir.

İnsanın en temel ihtiyaçlarından birinin güvenlik duygusu olduğunun altını çizen uzmanlar, “Bu nedenle insan bilinmeyenden, belirsizlikten veya kendisine yabancı gelenden korkar. Kişi korku karşısında bilinçli olarak savunma maksadıyla bazı önlemler alırken kaygı duygusunda bilinçdışı savunma düzenekleri devreye girer” diyor ve korkunun ne zaman bir rahatsızlık olarak görülmeye başlanacağı ile ilgili olarak, “Eğer artan korku ve kaygı duygusu günlük yaşamın işlevselliğini bozuyorsa ve baş etmede güçlükler yaşanıyorsa mutlaka bir uzman tarafından destek alınmalı” ifadelerini kullanıyor.

‘KORKUDAN KORKMAK…’

Kliniklerde en sık karşılaşılan kaygı bozukluklarına bakıldığında panik bozukluğun öne çıktığını vurgulayan uzmanlar, “Panik bozukluğun semptomlarına baktığımızda ise herhangi bir uyaran olmaksızın aniden ortaya çıktığını görüyoruz. Tehdit algısının oluşumuna sebep olabilecek durumlar dahi tehdit olarak algılanır ve dolayısıyla panik yaşanır. Kişide aşırı korku uyanır. Bir diğer deyişle panik bozukluk, ‘korkudan korkmak’ olarak tanımlanabilir. Bedensel duyumlara yönelik aşırı duyarlılık ve bu duyumları felaketleştirerek yorumlama şeklinde değerlendirilebilir” diyor.

‘KORKUYU YÖNETİN…’

Travma sonrası stres bozukluğunun da korku duygusu ile ilişkili olduğunu belirten uzmanlar, “Geçmişte deneyimlenmiş travmatik olaya bağlı yaşanılan korku ve kaygı duyguları travmatik stres bozukluğuna sebep olabilir. Fobiler ise fobinin nesnesi hakkında edinilmiş bilgiler ve davranışsal açıdan çeşitli öğrenmeler aracılığıyla oluşur ve yine korku duygusu ile ilişkilidir” ifadelerini kullanıyor ve tüm bunlara ek olarak agorafobi, sosyal anksiyete, ayrılık anksiyetesi gibi durumların da korku ve kaygı ile ilişkili olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle tamamlıyor:

Kişiye özel tedavi yöntemleri ile kaygı bozukluğu tedavisi terapi sürecinde ele alınabilir. Korkunun hayatınızı yönetmesine değil, korkuyu yönetmeye kararlıysanız kişiye özel tedavi anlayışı ile yürütülen terapi süreçlerinden faydalanabilir ve işlevsel başa çıkma kaynaklarınızı keşfedip öğrenebilirsiniz.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar