ÖYKÜ 

KARIŞIĞIN VE SAFIN ORANTISIZ BULUŞMASI

Bir Şule Teyze’miz var, öz teyze kadar severim, hep kendisine gitmemi ister, davet eder, bir türlü gelemem, geldim nihayet. Mutfakta kahveyi yaparken Şule Teyze, balkonda sigara içeyim dedim, “Bu yıl benim yeşil bağım kurudu” türküsünü söylüyor çevredeki evlerden bir erkek sesi. Neşeli bir tonla söylüyor hem de. Bakındım, sesin geldiği yöne, hani şu ses var görüntü yok durumlarını bilirsiniz, işte öyle bir durumdayım. Eğiliyorum, ha düştüm ha düşeceğim balkondan, havaya kaldırıyorum başımı boynumu ağrıtırcasına, ses çok yeri kaplıyor, geldiği yönü bulmak ne mümkün. Biraz sonra susturur komşulardan biri diye bekledim,…

Devamını Oku
YAŞAM 

ANNE

Çiçekleri vardı balkonunda hem de ne çiçekler: sardunyalar, şebboylar, yaz güzelleri, aslanağızları, reyhanlar, karanfiller… Hangisi en canlı veya en güzel açmışsa o, balkonun en güzel köşesine koyulurdu. Şunun güzelliğine bak kızım, deyip sular ve koklardı. Çiçeksiz ev olmaz kızım, çiçeksiz ev; kuru bir ağaca, mutsuz bir eve benzer derdi. Gittiği her yerden dikmek ve ekmek için çiçek dalları ve tohumlar getirirdi. Dalları suya koyup saksı ayarlayıncaya kadar bekletir, tohumları ise bir beze sarardı. Saksıları ise hiç değişmeyen yoğurt kaplarıydı. Gülerdik biz, biraz da dalga geçerdik. Anne: İnsanlar, bizim hangi marka…

Devamını Oku
YAŞAM 

HER ANNELİK BİR ROMANDIR

Annem babasını kaybettiğinde üç yaşındaymış. Büyük dayım dört yaşında ve küçük dayım yeni doğmuş bir bebekmiş. Anneannem, kız kardeşinin de baskısıyla, kız kardeşinin erkek kardeşiyle evlenmiş ve koşul olarak da ölen eşinden olan üç çocuğunu babaannelerine bırakmış. Babası köyün ilk okuyanı, dedesi de köyün ağası imiş. Çok varlıkla büyümüş annem; her dediği olurmuş. Ama babasız ve anasız… Bir gün, o zaman beş yaşlarındaymış, hamama gitmişler. Hamamda annesini, etrafında yeni ailesinden kadınlarla görmüş ve koşarak “Anne,” diye sarılmaya gitmiş. Anneannem suratına bir tokat atıp, “Git yanımdan” demiş… Annem, anneannemin kendilerini bırakmasını…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT 

MİZAH, GIRGIR DERGİSİ, KOMEDİ DİZİLERİ, GÜLSE BİRSEL VE BURHAN ALTINTOP

“Bir Burhan Altıntop kolay yetişmiyor, Aslı!” İlkokulun iki ya da üçüncü sınıfındaydım… Belki de dört. Öğretmenimiz Zerrin Topbaş, Türkçe derslerinin bir tanesini okumaya ayırır, okuması güzel olan arkadaşlarımıza sırayla kitap okuttururdu. Her kitap sanırım birkaç ayda biterdi. Storytel, Sesli Kitap yokken Zerrin Öğretmen vardı; bu uygulamaların kanlı canlı olanlarını ta o zaman icat etmişti. Aziz Nesin’le, Rıfat Ilgaz’la, yani mizahla o zamanlar tanıştım, o günden sonra da hiç kopmadım ve hatta mizah bir bakıma mesleğim de oldu. Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’dan sonra Gırgır ile tanıştım. Zerrin Öğretmen’den sonra yeni…

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

SIĞINAN SIĞINANA

Uzattığın her yardım elin bükülüyorsa neden yeni el tutma derdindesin? 2011 yılından beri “Yardım etmediğimiz millet kalmadı” cümlesiyle övündüğümüz kadar, keşke onların toplumumuza entegrasyonunu sağladığımızla da böbürlenebilseydik… Ama olmadı. Böbürlenmek yerine kan damlalarını izledik okul merdivenlerinin. İçimizdeki yangın ve haklı öfke öğretmenleri greve götürüyor. Suriye, Irak, Afganistan… Yok mu artıran? Nereden cesaret alıyorlar? Çok üremekten mi? “Nasıl olsa bizi kabullendiler” algısı mı? Onların kabullenemedikleri şey ise buranın Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğu… Türkiye’de bir öğretmen, Iraklı bir şahıs tarafından canice ve kalleşçe öldürüldü! Öğretmenler itibardan geçeli çok oldu, bari sığınmacılar tarafından…

Devamını Oku
POLİTİKA 

BİTMEK YA DA BİTMEMEK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerinden CHP’nin 1’inci parti olarak çıkması, AKP’nin 22 yıl sonra ilk kez 2’nciliğe düşmesi üzerine, “Biz bitti demeden bitmez!” demişti. Yenilmek üzere olan gerideki takımın kaptanı tarafından yenilgi psikolojisini atmak için söylenmiş sözler bunlar. Sayın Erdoğan, AKP’li kadrolara moral vermek için söylemiş olmalı. Lafla peynir gemisi yürür mü? Hayır! CHP lideri Özgür Özel’in TBMM’de yaptığı konuşmaya göre, partisiyle AKP’nin arası açılmış. Yani CHP, AKP’yi yüzde 5, hatta yüzde 8 kadar geçmiş son anketlere göre. Peki, AKP biter mi, ANAP ve DSP gibi silinir mi siyasetten? Bilemem……

Devamını Oku
POLİTİKA TOPLUM 

ŞEFTALİ BAHÇELERİNİN KEYFE ÇAĞIRAN KOKUSU

Refik Halid Karay’ın ‘Memleket Hikâyeleri’ kitabının ilk hikâyesidir, ‘Şeftali Bahçeleri’. Belki en uzun hikâyesidir! Zaman: Osmanlının son yılları… Mekân: Bir Akdeniz kasabası… Hava şartları: Sıcak… Toplumsal şartlar: Tembellik, uyuşukluk, adamsendecilik, ehli keyiflik… Hikâyede saklı en önemli ayrıntı: Hükümet konağı bahçesinde her memurun, müdürün bir eşeği var. Agâh adlı memur, kasabaya ilk geldiğinde bu sıcak havayı, insanlardaki, bilhassa bürokratlardaki, memurlardaki bu uyuşukluğu, bu adamsendeciliği, işten kaçma, bir an evvel keyfe dalma arzusunu yadırgar. O, diğer memurlar gibi olmayacaktır. Çalışkan olacaktır. Keyfe düşmeyecektir. Kasabanın kalkınması için çalışacaktır. Agâh’ın bu ideali bir süre…

Devamını Oku
YAŞAM 

HIZIR HEP BİZİMLE

“Hızır yoldaşın olsun” demek ne güzel bir duadır. Kimden duysam, yardım bekleyenin endişesini paylaşır gibi hissettirir. “Hızır gibi yetişti” demek yüreğe su serptirir. Ruz-ı Hızır günümüz kutlu olsun. Orta Asya, Orta Doğu, Anadolu ve Balkanlar’da bahar ateşi yanıyor bugün! Bu ateş, kalbi titrete titrete yeni kapıları aralatacak bize. Gül dahi sevinçten kül olacak ama yeniden tomurcuklanacak. Ruhumuz da böyle olsun Hıdırellez’de. Tüm olumsuzlukları uğurlayıp yeniden gülümseyerek başlayalım bahara. Hızır ile denizlerin hâkimi İlyas buluşsun ve bezensin gelincik doğaya! Pamuktan beyaz elbiseler yeşile boyansın, toprak yüceliğini göstersin. Kalbimizde bin bir dilek,…

Devamını Oku
YAŞAM 

DELİLİK VE MUTLAK SAÇMALIK

Buruk birkaç satırdır ki karalanır sokağım; hangi aklanır taşa basmalı ve hangi paklanan çukurdan kaçmalıdır ki çünkü söylenen her sözcükten yoksun mahlûkatın kör kulaklı yalpak bir kaltak gibi dünyasında dağınıktır lahzası! “Kim kimin hırsızı ve en büyük düşmanı?” biçeminden “İnsan insanın kurdudur” biçemine oynarım, sonra puslu bir bilmece sorarım ki bu sefer yalnız göremediklerim kadar varım. Ve dalgınım, kusuruma bakmayın! Kırılmış bir kısrak porsuktan doğma porselen bebek gibi zırlar zırvalarım. Fenomenal hatalar yaşarım ve buğulanıp çıkarım zıvanadan. Tozlu enkazı gibi devinimsel bıkkınlık taşı taşırım zirveye ve diplerden taşarım yozlaşmış bir…

Devamını Oku
ŞİİR 

10 GÖZ ODA

1- Uykuların kırıldığı yerde ay tutardı, kırık beyaz, tombul, toparlak bir ay. Bir annelerimizin eli tutardı bizi ay gibi, gecenin korkusunu kırmak için, yırtmak için karanlıkları, bir de italik yazılı o kalpten kitap. O kitap ki avuçlarda basılmış, fikirlerde yazılmış, kalplerde anlam bulmuş. Eskiden; vefanın, zamanın, gülümsemenin, bir fincan kahvenin, anlamın anlamını bilirdi kalpler. 2- Bir çay demlenirdi ki kalplerde; sıcağı insan sıcağı, buğusu sabır, buharı nefesti odalara. 3- Kerpiç odalar vardı bir zamanlar; ki mermeriydi onlar gönlümüzün, beyaz, tombul, yuvarlak bir ay gibiydi odalar, tutardı ellerimizden bir anne sıcağıyla.…

Devamını Oku