KÜLTÜR-SANAT POLİTİKA 

LİSTE

Bugün burada bir protesto ve dayanışma yazısı okuyacaksınız. Yönetmen Nejla Demirci’nin, OHAL döneminde, kanun hükmünde kararname (KHK) ile bir gecede işlerinden edilen KHK mağdurlarını anlattığı ‘Kanun Hükmü’ adlı belgesel, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali seçkisinden çıkarıldı. Festivalin bu kararını okuyunca 2016’nın Eylül’ünde kaleme aldığım bir yazım geldi aklıma. O yazımı arşivden çıkararak hem yönetmene dayanışma selamlarımı gönderiyorum hem de festival yürütme kurulunu protesto ediyorum… Hamit ile Hamdiye aynı mahallede, aynı sokakta doğup büyüdüler. Yokuş aşağı uzayıp giden o toprak sokakta yakan top,  istop, yedi kule, çelik çomak, saklambaç oynayarak,…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT TOPLUM 

ORHAN KEMAL’İN “IŞIK”INA BÜYÜK VEFASIZLIK

Altın Koza, Adana’nın sahip olduğu en önemli değerlerin sahiplenilmesi ve tanıtılması noktasında çok büyük bir öneme sahiptir. Filmleri, belgeselleri, fotoğraf arşivleriyle de bu kentin bir noktada hafızasıdır. Yıllarca bazı değerleri hafızalardan silmeye çalıştılar ama olmadı. Ne bu şehrin insanlarının sol göğsünün altındaki cevahirden ne de akıllardan o değerleri silebildiler, unutturabildiler. Bu bereketli topraklara ismini veren Orhan Kemal’in adının içinde hiçbir şekilde yer almadığı bir kültür-sanat festivali acaba ne kadar anlamını bulabilirdi? Maalesef bu kent yıllarca Orhan Kemal, Yılmaz Güney ve nice değerlerin yok sayıldığı içi boş festivallere de âdet yerini…

Devamını Oku
ÖYKÜ 

TEPEGÖZ

– çünkü insan olmanın, bir şeyi doğrudan doğruya yaşantılayabilme aldanmacasını, hatta kuruntusunu içerdiği – Friedrich Dürrenmatt, Gözlemcileri Gözlemleyenin Gözlemi Karşısında aniden beliren gölgenin koyu bir leke katmanından giderek bir insana dönüştüğünü fark eden G., sanki yüzyıllardır tam olduğu noktada duruyormuş ve kıpırdamaya mecali yokmuş gibi saçını arkaya atarak öylece kalakaldı ama tam da o noktada kalakalmasındaki asıl sebep, kendine doğru gelen adamın görünüşündeki aklını karıştıran şeyi bir türlü bulamamasıydı ve her geçen saniye, bu bulamayışın ruhunda doğurduğu sıkıntıyı katbekat artırıyordu ve bu sıkıntıyı üstünden atacak hiçbir çözümün aklına gelmeyişinin yarattığı…

Devamını Oku
KÜLTÜR-SANAT RÖPORTAJ 

‘ASLINDA HEPİMİZ KENDİ BAHARINI BEKLEYEN ÇİÇEKLER GİBİYİZ…’

RÖPORTAJ – ZEKERİYA ÜNAL 30’uncu Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali sona erdi. Festival kapsamında yerli ve yabancı birçok film, Adanalı sinemaseverlerle buluşurken Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması kategorisinde Umut Subaşı’nın yönettiği ‘Sanki Her Şey Biraz Felaket’ adlı eser ‘En İyi Film’ seçildi. Altın Koza’da, 76’ncı Cannes Film Festivali’nde Merve Dizdar’a ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü kazandıran Nuri Bilge Ceylan imzalı ‘Kuru Otlar Üstüne’ filminin Türkiye prömiyeri de yapıldı. Türk sinema seyircisinin merakla beklediği film, aynı anda 7 farklı salonda gösterilirken filmden elde edilen bilet geliri ‘İhtiyaç Haritası’ aracılığıyla deprem…

Devamını Oku
POLİTİKA 

DÜNYA DEFTERİ KARALI

Son 10 yıl dünya için bir hayli sancılı geçti, geçiyor… Yılları büyük bir defter olarak sayalım; çevirdiğimiz her sayfada –geçen her yılda– sayfa çizik dolu ve kirli… Beyaza bulaşmayan kalmadı! Değiştirdiğimiz her yaprakta elimiz gibi düşüncelerimiz de kirlendi. Düşünce kirliliğiyle baş etmek bir toplumun refahını etkileyebilir mi? Etkilememiş olsa 21’inci yüzyılda bu savaşlar neden? İşin tuhaf yanı da imrenilerek bakılan ülkelerin bu düşünce kirliliğine bağlılığı… Füzeler cazip, masum insanlar fazla gelir olmuş dünyaya… Komedyen lider yanlış yere sırtını dayadığından hayalet ülkeye döndü Ukrayna! Bir ülke tam bağımsızlığını isteyebilir, savunabilir, buraya…

Devamını Oku
HABER KÜLTÜR-SANAT 

30’UNCU HEYKELCİK UMUT SUBAŞI’NIN ‘SANKİ HER ŞEY BİRAZ FELAKET’İNE GİTTİ

30’uncu Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde ödüller sahiplerini buldu. Bu yıl ‘Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’ kategorisinde yarışan, İstanbul’da yaşayan yirmili yaşlardaki dört gencin hayatına odaklanan ve Umut Subaşı’nın yönettiği ‘Sanki Her Şey Biraz Felaket’, En İyi Film Ödülü’nü aldı. Subaşı’nın filmi, aynı kategoride ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Senaryo’ ve ‘SİYAD Cüneyt Cebenoyan En İyi Film’ ödüllerine de layık görüldü. Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar’ın başkanlığında düzenlenen festivalin ödül töreni, Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılına özel olarak verilen ‘Sinemamızın Yüzü’ ödüllerinin takdim edilmesiyle başladı. ‘Sinemamızın Yüzü’ ödülleri Türkan Şoray…

Devamını Oku
YAŞAM 

EYLÜLLERDEN EYLÜL BEĞEN; SİNEMA EYLÜLÜ, ŞENLİK EYLÜLÜ, UMUT EYLÜLÜ…

– Kazancılar’da bir eylül buluşması… “Işıkta üç kırmızı güvercin/ alın yazımızı çiziyorlar ışıkta/ renkleriyle davranışlarıyla/ sevdiğimiz kişilerin.” – Yorgo SEFERIS Eylül masamızda, umut soframızda, şairlerin dizeleri yudum yudum bardağımızda… Avaz avaz şiir okuyoruz o akşam… Avaz avaz umudu konuşuyoruz Deniz Celiloğlu’yla; avaz avaz sinemayı, avaz avaz şenliği… Z. içkilerimizi söylüyor, kebabımızı, şalgamımızı, salatamızı getirtiyor; Z., umutlarımızı, sevdalarımızı, tutkularımızı koydurtuyor yan yana, dizdirtiyor meze meze ve dizdirtiyor seze seze. Şairlerin her biri imgeleriyle bizi yalnız bırakmıyor o akşam… Edip Cansever, “Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz” diyor, ardından içimden bir ses dizeleri…

Devamını Oku
HABER KÜLTÜR-SANAT 

‘KURU OTLAR ÜSTÜNE’ FİLMİNİN TÜRKİYE PRÖMİYERİ ADANA’DA YAPILDI

Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi ‘Kuru Otlar Üstüne’, Türkiye prömiyerini 30’uncu Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde yaptı. 76’ncı Cannes Film Festivali’nde Merve Dizdar’a oyunculuk performansıyla ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü kazandıran film, Türkiye’de ilk kez Altın Koza’da sinemaseverlerin karşısına çıktı. Film biletlerinin satışından elde edilen gelirin ‘İhtiyaç Haritası’ aracılığıyla deprem bölgelerine ulaştırılacağı gösterim 7 salonda aynı anda gerçekleştirildi. Tüm salonların kapalı gişe olduğu ve biletlerin günler öncesinden satıldığı filmi izleyenler arasında; filmin oyuncularından Merve Dizdar, Deniz Celiloğlu, Musab Ekici, Ece Bağcı, Ahmet Erdem, Şenocak Cindoruk, Savaş Özbilir ve yapımcı…

Devamını Oku
YAŞAM 

YAĞMUR KAÇAĞI

Cama vuran yağmur tanelerinin sesiyle uyandım o sabah. Saat 06.30.  Aralık. Yıl 1996. Babam, her zamanki gibi erkenci… Odun sobasını yakmış. Çayı demlemiş. Televizyonu açmış. Kanepenin ucuna oturmuş, haber bültenini dinliyor. Ceketim dizlerinin üzerinde. Elinde iğne iplik… Dün akşam kopan düğmemi dikmiş.  Yer sofrasında biraz zeytin, biraz peynir, tahin, pekmez, sobanın üzerinde ısıtılmış bayat ekmek… * * * Odadan çıkıp mutfağa girdim, balkon kapısını aralayıp baktım sokağımıza. Issız ve karanlık… Karanlıkta, yağmur altında acelesiz yürüyen, gocuklarının yakasını kafalarına kadar çekmiş işçiler. Fabrikalardan mı gelirler, fabrikalara mı giderler? Neden korkmazlar ıslanmaktan?…

Devamını Oku
YAŞAM 

BABAMIN SİNEMASI

Tepemde milyonlarca yıldız… Ara sıra başımı kaldırıp göz göze geliyorum yıldızlarla. Elimde gazoz şişesi… Tahta sandalyede tünemiş filmin başlamasını bekliyorum. Üçüncü gongdan sonra ışıklar sönüyor ve film başlıyor. Film şeridinin bir makaradan diğer makaraya sarılırken çıkardığı ses öylesine hoşuma gidiyor ki. Gözüm filmde, kulağım hep makine dairesinde. Belleğimden hiç silinmedi o ses. Ve hep o sesin peşinden gittim. Büyülü sesin. * * * Babam, fotoğrafta gördüğünüz film makinesini çantasından itinayla çıkarır –bugün ben de öyle yaptım–masaya yerleştirirdi. Sonra makaraları takar, üst makaradaki film şeridini yuvasından geçirip diğer makaraya biraz sarardı.…

Devamını Oku