POLİTİKA 

DÜNYA DEFTERİ KARALI

Son 10 yıl dünya için bir hayli sancılı geçti, geçiyor…

Yılları büyük bir defter olarak sayalım; çevirdiğimiz her sayfada –geçen her yılda– sayfa çizik dolu ve kirli…

Beyaza bulaşmayan kalmadı!

Değiştirdiğimiz her yaprakta elimiz gibi düşüncelerimiz de kirlendi. Düşünce kirliliğiyle baş etmek bir toplumun refahını etkileyebilir mi?

Etkilememiş olsa 21’inci yüzyılda bu savaşlar neden?

İşin tuhaf yanı da imrenilerek bakılan ülkelerin bu düşünce kirliliğine bağlılığı…

Füzeler cazip, masum insanlar fazla gelir olmuş dünyaya…

Komedyen lider yanlış yere sırtını dayadığından hayalet ülkeye döndü Ukrayna!

Bir ülke tam bağımsızlığını isteyebilir, savunabilir, buraya kadar normal. Ancak kendi halkına “Tam bağımsızlığımız için savaştayız” deyip de arka tarafta başka ülkelerin boyunduruğunun altına girmek doğal ve de samimi değil! Biri bunu Volodimir Zelenski’ye söylesin.

İnsanlardaki Amerika ve Avrupa hayranlığını anlayabilmiş değilim. Dünyayı sömüren Amerika, kültürel yozlaşmayı sağlayan da Avrupa iken hem de!

Dünya savaşlarının gölgesinde gibi gözüken Amerika her zaman başrolde oldu. Toplumun kültürel genetiğini bozma planı ise Avrupa’nın çatır çatır işlemeye devam ediyor. Yazıyı okuyanlardan bazıları diyecektir ki: “Avrupa gibi yerde ne yozlaşması, ne gerilemesi?

Öyle sinsi sinsi işlediler ki gençlerin kanına milli birliğin gereksiz olduğu düşüncesini… Gençler dibindeki savaşın ehemmiyetinin farkında olmadıkları gibi bayrak kutsallığını bile umursamaz olmuş…

Ve bizim ülkemize yansımaları…

Biz savaşa savaşa bu toprakları kazanmış bir milletiz ve Ukrayna-Rusya Savaşı’nda arabulucu rolünde olmayı sürdürüyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM’nin 78’inci Genel Kurul görüşmelerinde dünya barışı için Türkiye olarak elimizden geleni yapacağımızı yineledi bir kez daha.

Avrupa Birliği’ne istenmememizin nedeni sandalye sayımızın birçok ülkeden fazla olacağı ve Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” sözünün fiili olarak işlemeye başlayacağı… Türkiye dünyaya yön veren bir ülke olacak. Avrupa Birliği’ndeki ülkelerin çığırtkanlığı bundandır.

Ha bir de ayrılan fon!

Dünyanın 5 yamyamı, pasta bölününce “Daha çok acıktım” diyecek!

Türkiye’nin AB’ye alınması demek hak etmeyenlerin boğazında o ekmeğin kalacağı demek. Sığınmacı yükünü artık tek başımıza çekmeyeceğiz demek!

Modernliği savunan Avrupa ne hikmetse Türkiye’nin daha çok hana çevrilmesini istiyor. Ve bunu daha çok sığınmacı getirtmeye çalışarak yapıyorlar…

Bazen füzesiz, topsuz, tüfeksiz, kansız da savaş verebilir ülkeler…

Özünü kaybetmemek!

Gençliğinin duyarlılığını kaybetmemek!

Savaşta ağır zarar gören ülkeler önce özünü yitirdiği, ardından geleceği olan gençlere toplum olma bilincini aşılayamadığı için başka ülkenin askerlerine muhtaç kalıyorlar.

Okuduğunuz gibi dünyanın sayfasını çevirdikçe belki gelecek olan sayfa güzellik getirir diye temenni ediyoruz…

Fatih Sultan Mehmet’in sözüyle satırlarımı noktalamak isterim: “Savaş herkesle yapılır, barış ancak onurlu insanlarla yapılır.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar