YAŞAM 

MAZI’NIN SAHİLLERİNDE BİR FİRARİ

Üç yıl önce gittiğim, Muğla’nın Bodrum’unda bir köy, Mazı… Unutamadığım, tekrar gitmek aşkıyla yanıp tutuştuğum, özlem duyduğum bir köy…

Üç yıllık hasretin sonunda yine aynı köyde, yine aynı mekânlardayım. Güzel gönüllü, güzel insanların pansiyonu, bir aile işletmesi ‘İnceyalı’ burası… Sanki ailemle birlikte dedeevinde tatilde gibiyim.

Kapitalizm canavarının ağına henüz düşüremediği, insanlığın sağ kalabildiği, denizin, tabiatın yaşamını sürdürebildiği bir kurtarılmış cennet, Mazı.

Kaygılarla gelmiştim buraya, korkarak, elim yüreğimde… “Orayı da kaybettik mi acaba?” endişesiyle, yüreğim ağzımda…

Çok şükür! Her şey yolunda, her şey aynı düzeninde, hayat devam ediyor.

Deniz aynı ritminde vuruyor dalgalarını sahile. Hiç usanmadan, ezelden beridir olduğu gibi, bir daha, bir kez daha… Balıklar, yosunlar aynı ahenkle yüzmeye devam etmekteler… Aynı mavi, aynı yeşil… Horozlar aynı saatte ötüşlerini sürdürmekte… Ağustos böcekleri yine aynı saatte nöbeti devralmakta… Bir tek, ağustos böcekleri takvimi şaşırmış da temmuzda ötmeye başlamışlar.

Fakat her şeyden önemlisi, insanlık yine aynı insanlık! İnsanlık burada henüz ölmemiş.

Üç yıllık bir savaşın, bir esaretin ardından firar ettim Mazı’nın sahillerine… Bir ölü balık gibi vurdum önce; ama sonra canlandım, arındım tüm keder ve üzüntüden, kurtuldum hayatın ağır yüklerinden…

Yaşıyor olduğumu hatırladım yeniden.

Rakı içtim üç yılın ardından.

Kurtuluşun şerefine kadeh tokuşturdum!

Hayata dönüşümü kutlamak için…

Ve aynı tadı aldım bir kez daha.

Havanın, suyun, anason kokusunun, yaşamanın güzelliğiyle yeniden merhabalaştım.

Şükür ki korktuğum gelmedi başıma.

İşte, buradayım!

Mutluyum.

Huzur doluyum.

Kutlu ve daim olsun.

Şerefe!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar