EDEBİYAT 

ÇUKUR’UN KOCA ÇINARI: YAŞAR KEMAL’İN İNCE MEMED ROMANINDA YAPI VE İZLEK – 3

Çocukluktan eşkıyalığa, oradan da kahramanlığa giden bir destan tipolojisine geçiş; İnce Memed’de daha yoğun bir şekilde görüldüğünde, ilk iki yazıda daha çok İnce Memed 1’e değindik. İnce Memed 2’de düşmanın gücü, boyutu ve ismi değişecek fakat aynı kalacaktır. Memed, dağlara çıktıktan sonra Anavarza’ya geçmiş ve daha önce tanıdığı Koca Osman’ın evine gelmiştir. Burada, aynı İnce Memed 1’de olduğu gibi, yazar Koca Süleyman ve Koca Osman tipolojileriyle destanlardaki bilge kahraman tipine dikkati çeker gibidir. Dede Korkut Kitabı’ndaki Dede Korkut’un yerini yol gösterici Koca Süleyman alır önce. Şimdi de Vayvay Köyü’nün büyüklerinden Koca Osman. Koca Osman, “Şahinim” dediği Memed’i korur, saklar. Çünkü içten içe yalımlanan ve ismi köylüler arasında bir destan kahramanına, bir savaş tanrısına dönüşen çağdaş Robin Hood olan Memed’in Vayvay’ı Ali Safa Bey’in elinden kurtaracağını bilmektedir. Ali Safa, köylüye her türlü işkenceyi yapmakta, fakat köylü toprağını satmaya/vermeye yanaşmamaktadır. İnce Memed 1’de bundan bahsedilir gerçi, Koca Osman, Kara İbrahim’in ve Ali Safa’nın çetelerini bozguna uğratan İnce Memed’i ziyarete gider. Köylünün verdiği erzakları ve hediyeleri ona götürür.

Ali Safa’nın toprak sevdasını ve bu sevdanın şehvete dönüşerek onu ele geçirmesini, yazar şöyle anlatır:

Anavarza toprağı toprak değil, altın. Bunun böyle olduğunu bir Ali Safa Bey bilir, toprağın tadını bir Ali Safa Bey yüreğinin ta derininde duyar. Herkesin başında iyi kötü bir sevdası vardır, herkesin bir tutkusu vardır. Ali Safa Bey’inki kara sevda, onulmaz, beterin beteri. Ali Safa Bey’in tutkusu Anavarza’nın doğurgan kara toprağıdır. Ali Safa Bey her gün doğuşunda ayaklarını toprağa sağlamca basıp dünya uyanırken Anavarza Ovası’nı tattan titreyerek gözler. Bu uyanışı, bu birbirine karışmış böcekleri, akan sağlıklı besili yılanları, üst üste binmiş iri, yeşil, yeşilin en tazesinde parıldayan kurbağaları, hızlı kaplumbağaları, sert kabukları bin bir renk cümbüşünde böcekleri, arıları, kuşları, cerenleri, çiçek azmanı çiçekleri, fışkırmış ekinleri, doymuş, yeşilden patlamış çeltik tarlaları, kelebekleri, suları, bataklıkları, çaykaraları, yolları, toz direkleri, döne döne yağan gümüş bulutları bu kaynayan, deliren, esen, savrulan durmadan çiftleşip duran dünyayı bir kıyamet günü dehşetine döndüren dünyayı, dünyanın yeniden doğuşunu gözler, başı döner, kendinden geçer. Ve Anavarza Ovası’nı iki kolunun arasına alıp kucaklamak ister. Anavarza Ovası’nda bir karış toprağı yokken, çiftliklere sahip olmuştur, doymaz. Niçin Anavarza Ovası’nın tümüne sahip olmasın?” (İ.M. 2, s. 14)

Ali Safa Bey’in bu hırsı ve jandarmayla çatışmış, yorgun Memed’e dağların dar gelmesi/edilmesi, onu Vayvay Köyü’ne sürükleyen unsurlar olarak göze çarpar. Vayvay Köyünün topraklarına sahip olamayan Ali Safa Bey, köyü kurşunlatmakta, köylü direnmektedir. Hatta bu kurşunlama olayını kimileyin gerçekleştiren jandarmadır. Köylüler ve jandarmalar tarafından her yerde aranan Memed, uzun bir süre bu olaylara seyirci kalacaktır. Bu seyirci kalış, köylüyü ön plana çıkarır. Ali Safa Bey, Yobazoğlu Hasan’ın evini yaktırtır, ardından köyü sürekli kurşunlattırır, ekinleri yaktırtır, köylülerin hayvanlarını çaldırtır. Hatta köye yapılan bir baskında, köyün kızlarına tecavüz bile edilir; yazar bu bölümlerde dramatik aksiyonu arttırır. Ali Safa Bey’in toprakları karşısında Yobazoğlu’na verdiği attan uzun uzun bahseder. Sonunculeyin, Ali Safa Bey, köyün suyunu kestirtir. Köyde çocuklar ölür, köylü susuzluktan kırılır. Uzun bir süre İnce Memed’in köyde olduğu gerçeğini saklayan Koca Osman ve Kamer Ana, artık bu gerçeği saklayamaz duruma gelir. Bir ara, kendi köyünü görmeye giden Memed jandarmalarla saatlerce çatışır. Akçasaz’da Abdi Ağa’nın yerine ona rahmet okutan Kel Hamza Ağa olmuş, köylüye türlü zulümler yapmış, pek çok sevdiğini dayaktan ve açlıktan öldürmüştür. Değirmende kıstırılan Memed, canını zor kurtarır ve Vayvay’a geri döner. Bundan sonra yaşayacağı uzam Köse Halil’in bostanıdır. Bostandan kimse şüphelenmez, rahat ve serindir. Köse Halil, Seyran, Kamer Ana ve Koca Osman, Muhtar Seyfali ve köylüler ona bakarlar. Akçasaz’a Kel Hamza gibi birinin ağa olması ve köylüye yaptığı zulümler Abdi Ağa’yı arattığından köylü, Memed hakkında olumsuz düşüncelere kapılmaya başlar. Akçasazlılar Memed’e beddua etmekte, Abdi Ağa’yı öldürdüğü için Kel Hamza’nın onun yüzünden geldiğini düşünmekte ve Abdi Ağa’yı yere göğe sığdıramamaktadır. Köyün bu halini gören Memed, ümitsizliğe kapılır. Kel Hamza’yı öldürmeyi, Abdi Ağa’da olduğu gibi hırs ve şevkle arzulamaz. Köylüyü bu duruma getirenin kendisi olduğunu düşünür ve zorunlu olmadığı sürece kimseyle çatışmaz, artık olaylardan uzaklaşmıştır.

Bu olaylardan uzaklaşma hali, Ali Safa Bey’in ve Kel Hamza’nın yaptığı zulümler ve son olarak köylülerin susuzluktan muhtaç duruma düşmesi ve çocukların ölmesiyle son bulur. Koca Osman’ın, Akçasaz’da Hürü Ana’nın, Kamer Ana’nın, Muhtar Seyfali’nin, Ferhat Hoca’nın, Hatçe’den sonra gönlüne girebilen kadın Seyran’ın tavır ve hareketleri, ondan bir şeyler beklendiğini fark etmesine yol açar.

Yüzünü pek az insan bildiğinden ve hakkında yalan yanlış efsaneler dolaştığından rahatlıkla Ali Safa’nın çiftliğine gider, onun adamı olduğunu söyler. Silahını çıkarır ve onu vurur.

‘Benim adım İnce Memed,’ dedi birden. Tok, meydan okuyan bir sesle. ‘Beni bilebildin mi?’ Ali Safa Bey’in elindeki gazete düştü, yatakta yarı doğrulmuş öyle kalakaldı. Yüzü apak oldu, gözlerinin karası bile aka kesti. Dudakları titredi. Ağzını birkaç kez açtı, kapadı, sesi çıkmadı, Memed elindeki filintasını ona doğrulttu, üç el ateş etti. Kurşunların yelinden odadaki lamba söndü. Hemen o anda konağın içinde bir kıyamettir koptu. Memed ağır ağır merdivenleri indi, Ali’nin elindeki atını aldı, atladı, doludizgin kasabaya çıktı.” (İ.M. 2, s. 453)

Kasabaya çıkan İnce Memed, yağız atına atlayarak Topal’ın verdiği bilgiye göre Kel Hamza’yı bulur. Kel Hamza, Memed’in onu öldürmeye geleceğini bilmektedir. Bir ölüm korkusuyla bunu herkese söyler. Çareler arar. Gerekirse ona köylerini vereceğini söyler durur. Fakat İnce Memed onu dinlemez. Deli gibi “Yetişin öldürüyorlar, öldürüyorlar!” (İ.M. 2, s. 455) diyerek sağa sola amaçsızca koşmaya başlar. Memed onun söylediklerini dinlemez. Onu da öldürür. Hamza’nın ölümünden sonra köylüler, kilerindeki erzakları, yiyecekleri boşaltırlar. Karılarına ve yakınlarına yetecek kadar erzakı bırakırlar. Herkes hakkını alıp çekilir gider. İnce Memed 2, İnce Memed 1 ile aynı şekilde bitmektedir imi timi belirsiz olan Memed’den “bir daha haber alınamaz” (İ.M. 2, s. 459). O, görevini yapmış ve zalimleri ortadan kaldırmıştır.

MEKÂN

Mekân edebi yapıtın tüm görkemiyle sahnelendiği yerdir. Mekân, eserde vakaların geçtiği fiziksel, duyusal yerlerdir. Mekânı kendi içinde çevresel, algısal, kapalı-dar, açık-geniş olmak üzere dört ana başlık içinde inceleyebiliriz.

– Çevresel Mekân:

Görüntünün, fiziki şartların daha ön planda olduğu mekânlara çevresel mekânlar denir. Önemli özelliği romanın başkişisinin yaşadığı yerleri bizim için aydınlatıyor olmasıdır. Kahramanların yaşadığı ruhsal durumlar, çevresel mekânı etkiler. Aynı zamanda çevresel mekânlar da kahramanın ruhsal durumunu etkiler. İnce Memed 2’de Dikenlikdüzü, Vayvay Köyü, Köse Halil’in bostanı; kahramanın yaşadığı ve ruhsal durumunu yansıtan önemli çevresel mekânlardır. Bunların yanında sayısız bataklık, ırmak, ova, çakırdikenlik, tarla, çiftlik, dağ ve değirmen tasviri vardır ki yukarıda sayılan mekânlar kadar romanı etkilemezler.

– Algısal Mekân:

Algısal mekânlar, roman kahramanlarının ruh hallerinin ve içsel dünyalarının farklılık arz ettiği, psikolojik açıdan mutlu ve mutsuz oldukları mekânlar olarak karşımıza çıkmaktadırlar. İnce Memed 2’de Kulaksız İsmail’in değirmeni ve Toros dağları algısal mekâna örnektir. Önceleri, Hatçe yanındayken, Toroslardan ve dağlardan zevk alan İnce Memed, jandarmaya karşı çarpışmak durumunda kaldığında bu dağlardan nefret eder.

– Kapalı ve Dar Mekânlar:

Romanda mekân göreli var olur. Mekânın kapalılığı yahut darlığı salt fiziksel anlamda mekânın kapalı yahut dar olmasıyla alakalı değil, kahramanın ruhsal durumuyla da alakalıdır. Fiziksel olarak geniş bir çöl, kahramanın kaybolduğu ve istemeden düştüğü bir çöl ise kapalı, dar bir mekândır; çünkü kahramanın ruhunu sıkmakta ve onu endişeye, korkmaya sevk etmektedir. İnce Memed 2’de Toros dağları hem kapalı hem de dar mekâna örnek olarak verilebilir. Kulaksız İsmail’in değirmeni, Memed için jandarmalar tarafından sarıldığında bir ölüm mekânıdır, kapalı ve dardır. Fakat çocukluğunda çevresinde koşup oynadığı, huzur bulduğu bir mekândır da aynı zamanda. Akçasazı’ndaki çınar ağacı böyle bir mekâna örnek olarak verilebilir. İlk gün, Koca Osman’ın evi ve ahırı, Memed için dinlenme mekânı iken, sonraları kapalı ve dar mekâna dönüşmüştür.

– Açık ve Geniş Mekânlar:

Mekân edebî yapıtta görelidir ve kahramanın ruhsal durumuna göre şekillenir, dedik. Bunu bir kenara bırakırsak açık ve geniş mekânlar “içtenlik mekânlarıdır. Bu mekânlarda karakter kendisiyle, çevresi ve bütün evrenle uyuşum içindedir. Kapalı ve dar mekânlar nasıl çatışma mekânları ise, açık ve geniş mekânlar da uyumun ve huzurun mekânlarıdır” (Korkmaz, 2007: 411).

İşte, bu uyum ve huzur mekânları, anlatı kişilerinin kendini mutlu ve güvende hissetmesini sağlar. Kimliği, varlığı, değerleri koruma altındadır. Ontolojik anlamdaki bu huzur ve güven duygusu, varlığın içten dışa doğru açılmasını, akmasını sağlar. Mekândaki genişlik algısı da fenomenolojik anlamdaki bu akıştan kaynaklanır. İnce Memed’de Memed’in Hatçe’yle buluştuğu çınar ağacının altı, Seyran’la birlikte olduğu bostanın yakınındaki nehir açık ve geniş mekânlara örnektir.

ŞAHIS KADROSU

– Başkişi:

İnce Memed serisinin başkişisi, İnce Memed’dir. Köyünden ilkin on iki yaşında kaçan Memed, komşusunun kızı olan Hatçe’ye âşıktır. Babası o çok küçükken ölmüştür. Bu anlamda ana kahramanımız babasızdır. Dünyaya çıkışı, onu keşfediş ve yorumlayışı babasız olur. Memed, Değirmenoluk Köyü’nden Sefil İbrahim ve Döne’nin tek çocuğudur. Romana göre, İnce Memed’in gerçek adı İnce Ufo’dur. Aslen Kahramanmaraş’ın Helete köyündendir. Ağanın yeğenini ve Abdi Ağa’yı vurduğu için dağlara çıkar. Kahraman böylece eşkıya olur. Memed’in romanda asıl bu yönü vurgulanır.

Boy atamadı. Omuzları, bacakları gelişmedi. Kolları, bacakları birer ağaç gibiydi. Kupkuru. Avurdu avurduna geçmişti. Yüzü esmerdi. Günü yanığı esmeri… Ona şöyle alıcı gözle bakınca o meşeler mutlak akla gelirdi. Kısa, küt… Toprağa meşe gibi sağlam yapışmış. Her bir yanı sert, keskin… Yalnız bir yerinde, bir yerciğinde bir tazelik kalmış. Dudakları çocuk dudakları gibi pembe pembe… Çocuk dudakları gibi incecik kıvrılıyorlar. Dudakların kenarında her zaman, bir gülümseme durur gibi… Acılığına, sertliğine yakışır.” (İ.M. 1, s. 63)

– Norm Karakterler:

Norm karakterler, romanda, ana karakterin eksik yanlarını destekleyen ve bütünleşmesini sağlayan karakterlerdir. “Romanda, birinci derecedeki kahramanlardan sonra ferdi planda en çok boyutlu ve en fazla derinliği olan kahramanlardır. Bu karakterlerin tezat yaratmak ve okuyucuyu rahatlatmak gibi görevleri olduğu kadar, birinci derecedeki kahramanların kusurlarını yansıtma, somutlaştırma gibi fonksiyonları da vardır” (Korkmaz, 1997: 289).

Bu anlamda İnce Memed’de pek çok norm karaktere rastlanılabilir. Köse Halil, Topal, Hamza, Koca Osman norm karakterlere örnektir. Koca Osman, Memed’i kollayıp korumasıyla ve onun hakkında anlattığı abartılı tasvirlerle en iyi norm karaktere örnektir.

İnce Memed’i, gören de görmeyen de iri, iki adam boyunda bir adam azmanı sanıyorlar. Böyle daha iyi… Kimse bir fıkara oğlanın İnce Memed olduğuna inanmaz. Antlar içsek kimseyi inandıramayız. O da saklanır, zamanı gelince de ağaları öldürüp, top top ışık patlayan Alidağı’na yürür, hem de ne ala karlı düldülün sivrisine. Hem de doruğuna. Adamın küçüğü iyi olur, alıcı kuşun küçüğü gibi.” (İ.M. 2, s. 31)

– Kart Karakterler:

Kart karakterler romanda olumsuz karakterleri imlerler. “(…) her şeye rağmen tabiatlarındaki esas nitelikleri muhafaza ederler ve değişmezler. Bu tür roman kahramanları yalınkat bir kişiliğe sahiptirler ve daha çok ‘hedef obje’ye varmayı engelleyen karşı güç grubunda yer alırlar. Onların hiç değişmemesi, hem yazar için hem de okuyucu için büyük kolaylıklar sağlar” (Korkmaz, 1997: 300).

İnce Memed 1’de kart karakter Abdi Ağa’dır. Memed’in karşısına bir karşıt güç olarak çıkar. İnce Memed 2’de ise Abdi Ağa’nın yerini Ali Safa Bey alır. Bunların yanına Asım Çavuş, Yüzbaşı Faruk gibi karakterleri de ekleyebiliriz. Fakat Asım Çavuş tam manasıyla bir norm karakter değildir. Çünkü Memed’i imkânı olduğu halde öldür(t)memiştir. Biz burada norm karakter olarak Ali Safa’yı ele alacağız.

Kapı çalındığında Ali Safa Bey yukarda konakta eli yüreğinde bekliyordu. Atlardan inen iki kişinin ikisi de tepeden tırnağa çamura batmıştı. Atlar da çamur içindeydi.

Ali Safa Bey hemen aşağı koştu.

‘Ne haber?’ dedi. ‘Yangını gördüm. Güzel yanıyordu. Hasan’dan ne haber, attan ne haber?’

Murtaza:

‘Âdem kapıyı çalınca Hasan açtı. Öyle değil mi, Âdem?’

‘Öyle,’ dedi Âdem. Küçücük, yamuk yumuk bir insandı.

‘Âdem’e, yana çekil Âdem, dedim. Âdem yana çekildi, ben onun yana çekilmesiyle beş kurşunu da Hasan’ın üstüne boşalttım. Öyle değil mi, Âdem?’

Âdem:

‘Öyle,’ dedi. Yamuk yumuk başını havaya kaldırdı.

‘Hasan yere düştü. Öküz gibi de böğürdü. Kapı üstüne kapandı hemen. Öyle değil mi, Âdem?’

‘Öyle, kapı üstüne kapandı.’

(…)

Ali Safa Bey’in yüzü acılı, öfkeli bir hal aldı.

‘Yansın,’ dedi, ‘o at. Yansın. Yansın kül olsun.’ Rahat bir soluk aldı.

‘Haydi, gidin atları yıkayın. Giyitlerinizi de değiştirin. Zeynel nerede kaldı acaba? Asıl haber onda. Zeynel gelmeden hiçbir şey belli olmaz.’” (İ.M. 2, s. 51-52)

– Fon Karakterler:

Fon karakterler, romanda pasif olan yahut pasifize edilmiş karakterlerdir. “…romanda en az derinliğe sahip kişi ya da kişiler grubudur” (Korkmaz, 1997: 300).

İnce Memed’in pek çok yerinde norm karakterlere rastlanır. Çocuklar, toplanan isimsiz kalabalık içerisindeki köylü kitlesi, İnce Memed üzerine efsaneler anlatan eşraf, kasabadaki tüccarlar, hancılar… Hepsi norm karakterlere örnektir. Bunlar siliktirler ve salt romanın sürmesi için var gibidirler.

İnce Memed 2’de Yel Musa, âdem, Dursun Durmuş Ağa, Ali Safa’nın birkaç adamı vb. norm karakterlere örnek oluşturur.

KAYNAKLAR:

  • KEMAL, Yaşar Kemal (1993), Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor (Alain Bosquet’nin Yaşar Kemal’le Konuşmaları), Toros Yayınları, İstanbul
  • KEMAL, Yaşar (2004), İnce Memed 1, Yapı Kredi Yayınları (3. Baskı), İstanbul
  • KEMAL, Yaşar (2014), İnce Memed 2, Yapı Kredi Yayınları (34. Baskı), İstanbul
  • KORKMAZ, Ramazan (1997), Sabahattin Ali (İnsan ve Eser), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul
  • KORKMAZ, Ramazan (2007), Romanda Mekânın Poetiği, Edebiyat ve Dil Yazıları (Mustafa İsen’e Armağan), Grafiker Yayınları, Ankara, 2007, s. 399-415
  • MORAN, Berna (2002), Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, İletişim Yayınları, İstanbul.
  • OKTAY, Ahmet (2003), Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları, Everest Yayınları, İstanbul
  • UÇAK, Salih, İnce Memed I Romanının Üçgen Arzu Modeline Göre İncelenmesi, KEV Akademi Dergisi Yıl: 2009, Sayı: 40, s. 23-24
  • HIZLAN, Doğan (2003), “İnce Memed’e imzamı koymamak için direnmiştim”, Hürriyet internet arşivi: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=190873
Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar