YAŞAM 

GÖRÜNÜRE DAİR KÜÇÜK BİR TEORİYE DOĞRU ADIMLAR

Her gün dünyaya ilişkin gövdesiz ve sahte bir imgeler ağı tarafından yeniden onaylanan bir yalnızlık. Ama onların sahteliği bir hata değil. Eğer kâr peşinde koşmak insanlığın kurtuluşunun tek yolu olarak görülürse, gelir mutlak öncelik haline gelirse o zaman var olanın itibar görmemesi, görmezden gelinmesi ve baskı altında tutulması gerekir. Bugün resim yapmak, yaygın bir ihtiyaca cevap veren bir direniş eylemidir ve umutlanmayı teşvik edebilir.” – John BERGER

Selam dostlar!

Malum, yaz mevsimi, olmayan sosyal hayatımız da sıfırlandı!

Ve bu durumda yapılacak en iyi şey edebiyata ve sanata sığınmak oluyor…

İyi ki okuma alışkanlığımız var, iyi ki sanat var.

Hele de bu ülkede! Yoksa delirmemek elde değildi.

Okumalarıma her daim kütüphanemi karıştırmakla başlarım. Sevdiğim kitapları yeniden yeniden okumak bana keyif veriyor, yenilerine başlamak için bir zihin jimnastiği oluyor adeta benim için.

Girişte, John Berger’den alıntıladığım pasaj da o kitaplardan birinden. Tekrar tekrar okuyabileceğim bir kitaptan.

Beni rahatlatıyor ve sanatımı sürdürebilmeme yardımcı oluyor. Çünkü sanatla uğraşmak büyük cesaret gerektiriyor – özellikle de bulunduğumuz coğrafyada.

Her şeye rağmen üretiyorum, düşünüyorum.

Öyleyse varım!

Zaman zaman sorgularken buluyorum kendimi:

Ne yapıyorum? Kimin için yapıyorum? Kimim? Bunun için mi varım?

Ve bunun gibi kafamda sorular…

Ve tabii, bu sorulardan kurtulmanın, akıl sağlığımı korumanın yolu yine üretmekten geçiyor.

Sonra her şeye boş verip hiçbir şey için değilse bile umutlanmayı çoğaltmak adına çalışmaya devam ediyorum.

Yani her şeye inat, yaratma cesaretini göstermeye devam!

Yalnızlığıma yoldaş olsun diye, sanatı yaşatmak adına, “Ben de varım” diyebilmek için…

Yine John Berger’den bir alıntı:

Gittikçe daha çok insan müzelere gidip resimleri izliyor ve hayal kırıklığına uğramadan dönüyor. Onları hayran bırakan şey nedir? Bu soruya sanat, sanat tarihi ya da sanat takdiri diye cevap vermek bence esas olanı gözden kaçırmaktır. Resim müzelerinde başka dönemlerin görüntüleriyle karşılaşıyoruz ve bize yoldaşlık ediyor. Her gün belirip kaybolduğunu gözlerimizle gördüğümüz şeyin karşısında kendimizi daha az yalnız hissediyoruz. O kadar çok şey aynı görünmeye devam ediyor ki dişler, eller, güneş, kadınların bacakları, balıklar… Görünürün âleminde tüm çağlar kardeşçe bir arada var oluyorlar, aralarında yüzyıllar, binyıllar olsa da. Ve eğer resmedilmiş bir imge kopya değil de bir diyalogun sonucuysa, resim konuşuyor – biz dinlersek.

Saygıyla sevgiyle ve sanatla kalın, dostlar!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar