EDEBİYAT 

İÇİMDEKİ TANRI ÖLDÜ

Hayat rüyasından uyanışın verdiği acı, ateşsiz cehennemi yaşatır insana. Aklımın utanışını hissedebiliyorum. İtiraf, teselli olur belki. İtiraf ediyorum. İçimdeki tanrının saltanatı yıkıldı. Sevgilimin aşkı ısıtmıyor artık yüreğimi. Şehvet tükendi, arzular öldü kendiliğinden. Sanat ve edebiyat tutkusu cezbe dönüşmüyor eskisi kadar. Okuduğum her şiir üşütüyor beni. Mangal közüyle aydınlanmanın peşindeyim hâlâ ve aptalca…

Bütün cennetler yalanmış meğer. İçimdeki cehennemi yaşayınca anladım. Annem de öldü. İçimdeki keder zehrini akıtacak yürek bulamıyorum. Kar boran dondurur bedenimi, sığınaklarımı bulamıyorum. Sevgilinin göğsüne hasretim. Tanrı on beş gün arayla Azrail adlı marabasını göndererek ikisinin de canını aldı. Ben de, içimdeki tanrıyı öldürerek intikamımı aldım.

İhtiras ve hırs tükendi kendiliğinden, para pula, mala mülke sırtım dönük. Kıpırtısızım, durgun deniz misali. Tiksiniyorum insanlıktan. Hayvanların ayakları altında çiğnenen eşrefi mahlûkatları izliyorum insan oluşumdan utanarak. İnandıklarım güvenimi yıktı, güvendiklerim inancımı kirletti. Tiksiniyorum hepsinden. Gerisin geri gidiyorum yeniden. Geçmişe sığınıyorum çaresizce. Geçmişimin mağaralarında anılarımı arıyorum. Bir an çocukluğum aklıma gelir ve bedenim yanmaya başlar. Sadece çocukluğumun gözyaşlarının tadını anımsıyorum.

Şimdi kendimdeyim. Ne kendi dışımdayım ne de başkalarının içindeyim. Hiç doğmamış olsaydım belki de bunca zahmete katlanmazdım. Altmış yılın sonunda hüsrana uğramaz, hayatın bütününe tükürmezdim. Yaşamın bir kerelik olduğunu altmış yıl sonra anlamanın utancı içindeyim. Yaşamın bir kerelik olduğunu gençliğimde anlamış olsaydım, neler yapmazdım ki? Acıyı tatlıya karıştırarak hayatın ekmeğini banar, öyle yerdim. Hiçbir şeyi yarım yamalak yapmazdım. Ya tam ya da hiç… Doyunca utanmadan ağlar, kahkahayla gülerdim. Bana uzanan elleri iter, yanaşan dudakları geri çevirmezdim. Utancın utangaçlığına aldırmazdım. Gelecekte hiçbir değeri olmayacak toplum değer yargılarından utanıp kaplumbağa gibi kabuğumun içine saklanmazdım. Yaşamın bir kerelik olduğunu bilseydim, her karesinin içini gönlümce doldururdum. Şimdi içimden çıkan sönük ses derin “eyvah” çekiyor.

Meleklerle şeytanların birlikte dans ettiği dünya sahnesinde ne melek olabildim ne de şeytan. Eyvah ki eyvah! Mesele olmak ya da olmamak ise, cevabım “hiçbiri”!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar