ABRUZZO BÖLGESİ’NDE KIŞ MEVSİMİ
-ADANA-
ARALIK 2008’İN SON GÜNLERİ…
L’AQUILA –
Hava son birkaç gündür iyice soğudu burada. Yakında kar da yağmaya başlar ve Abruzzo Bölgesi’nin o dik yamaçlı dağlarının uzun süredir giyindiği gelinlik şehrimizi de süslemeye koyulur.
Abruzzo Bölgesi, İtalya’nın en yüksek coğrafyası olduğu için uğramaz buraya o pek meşhur Akdeniz iklimi. Karasallaşıp diğer iklimlerden farklılaşmıştır Abruzzo bu yönüyle.
Bulutların içinde yaşamak, sis indiğinde göz gözü görmemektir Abruzzo’yu solumak.
Sicilya’ya inip on derece enleminde olmak, Napoli Körfezi’nde dalgalarla boğuşmak ya da Venedik’in serin sularında bulmak kendini… İşte, tüm bunlar değildir Abruzzo’da kardan adamlı bir manzaraya bakmak!
Kestane, gürgen, palamut; beyazlara bürünmüş bir çam ağacı ya da soğuktan buz tutmuş bir eldivendir Abruzzo’da kışı yaşamak.
Kömür sobasının yanına diz çöküp oturmak, patlamış mısır yemek ya da kuzinede pişirmek bir yemeği…
Tıpkı benim gibi Akdeniz’in ılıman coğrafyasından kopup gelmiş biri için kolay değildir Abruzzo’da kış.
Kolay değildir yüreğinin buz tutmasına tanıklık etmek… Duygularını soğuk kar üstünde uykuya daldırmak… Kolay değildir donmuş düşüncelerini bir anda ateşe dokundurmak… Kolay değildir kırağılaşmış gözyaşlarına dokunabilmek… Çiy gibi yağmak sabah sarhoşluklarına… Kolay değildir bu atmosfere alışabilmek…
Kaç gündür gökyüzüne bakıyorum da, uykuya dalıveriyorum bakarken.
Korkuyorum uyanamamaktan.
Çok ürkütücü şeyler okuyorum gökyüzünün bazen grileşen bazense kurşunileşen serüveninde. Sanki biri çığlık atıyor her şimşek çakışında. Kâbus görüyor adeta bir başkası gök gürlediği vakit. Yüreğim hızlıca çarpıyor yaklaşırken bir bulut bir diğerine.
Nasıl dayanacağım bilmiyorum ben bu duyguya, nasıl yeneceğim acaba bu korkuyu? Nasıl alışacak gözlerim sabah olduğunda güneşin doğmamasına? Nasıl geçecek kış Abruzzo’da?
Yüreğimde kaç mevsimdir birikenler var, saysam bitiremem.
Aşk mı desem, hasret mi desem, özlem mi desem? Pişmanlıklarımı, düş kırıklıklarımı, ön yargılarımı mı dile getirsem?
Her biri öyle bir sızlıyor ki şimdilerde, kalp kapakçıklarımda bir türlü geçmiyor sancısı. Yüreğimi acıtıyor dünden ve geçmişten gelenler.
Bense Abruzzo Bölgesi’nde kışı yaşıyorum kendi halimde ve kar beyazlar içinde.
Abruzzo’da güzü yaşamıştım ilkin. Eylülde, o serin yüzünü çoktan göstermişti bu hüzünlü halime. Yağan yağmurlarıyla ruhumu yıkamış, ardından da beni bambaşka bir insan yapıvermişti.
Şimdi ise kışa buyur etti ve o buzdolabının başköşesine oturttu benliğimi.
Bense şimdi ellerim titreye titreye yazıyorum bu satırları.
Ne olursa olsun yazmalıyım çünkü!
Yazmalıyım ki ellerim de buz tutmasın soğuktan, sözcüklerim geç kalmasın sizlere ulaşmaktan…
________________________________
Not (1): 13 yıl önce yazılmış bir yazı…
Not (2): Abruzzo, İtalya Anayasası’nın getirdiği idari yapılanma doğrultusunda kurulan bölgesel yönetimlerden biridir. Abruzzo, 11 bin kilometrekarelik bir alana sahip olup onun hemen hemen üçte ikisi dağlıktır. Geri kalan toprak, dar ovalara doğru uzanan tepeleri içerir ve bunların çoğu 129 kilometre uzunluğundaki Adriyatik sahiline uzanır. Abruzzo, yüzyıllarca pek çok sayıda büyük deprem yaşamıştır. Bunların sonuncusu, Abruzzo’nun merkezi konumundaki L’Aquila şehrinde 6 Nisan 2009’da yaşanmıştır. Ocak 2009’dan beri süregelen bir dizi sarsıntının devamında 6 Nisan günü sabaha karşı gerçekleşen 6,3 büyüklüğündeki depremde en az 300 kişi ölmüştür.