YAŞAM 

TERSE DÖNSE ŞU FELEĞİN ÇARKI

Kendi yolundan, kendi yatağından çıkıp başka mecralarda akmayı denemiş acemi ırmaklar gibiyiz çoğumuz.

Şehirlerde böyle eğreti duruşumuz ondan.

Birer ırmaktık.

Aktık ezelden ebede gider gibi.

Fakat yolumuzdan çıkınca olanlar oldu bize.

Kimimiz kuruduk, kimimiz durgun su birikintisi olduk; kargılar, otlar sardı etrafımızı.

Kimimizi nehirler yuttu, kimimiz göllerde boğulduk.

Ondan şehirlerde böyle eğreti duruşumuz.

* * *

Her ırmak oysa kendi yolunda, kendi yatağında özgür değil mi?

O yolun taşı, kumu, çakılı, kayası, ağacı, yosunu o ırmağı o ırmak yapan şeyler değil mi?

Nice deli çaylar vardır, kayalara çarpa çarpa akar da yatağından, yolundan çevir, yumuşacık toprakta şaşkına döner.

Kendisi değildir artık o yoldan çıktığı an.

Bir başkası olmuştur.

Akamaz.

Kuruyuverir.

İnsanlar için de öyle değil mi?

Yaşamımız, yolumuz, serüvenimiz, o serüven boyunca karşılaştıklarımız ırmakların yatağı gibi.

Bize özgü.

Bize ait.

Biz ona aitiz.

Biz o yatakta akmaya alışmışız, o yatak bizi taşımaya alışmış.

* * *

Zorluksa zorluk, kolaylıksa kolaylık…

Hani Pir Sultan diyor ya:

Başın taştan taşa çalan/ seller merhaba.

Bizim de hayatımız bir derenin başını taştan taşa çalarak akması gibi değil mi?

Biz nicedir, kendi yolundan, kendi yatağından çıkıp başka mecralarda akmayı denemiş acemi ırmaklar gibiyiz.

Şehirlerde böyle eğreti duruşumuz ondan.

Herkesin bizi dövmesi ondan…

Herkese hak ve helal olanın, bize yasak ve haram olması ondan…

Bilmediğimiz yollar bu yollar.

Bu taşlar bilmediğimiz taşlar.

Bu kumlar, bu bataklıklar…

Şehirlerde böyle eğreti duruşumuz ondan.

* * *

Dünyanın bütün ırmakları kendi yolunda, kendi yatağında aksaydı hep…

Gurbet de olmazdı dünyada.

Biri ağa biri maraba olmazdı.

Biri bey biri kul olmazdı.

Biri işçi biri patron olmazdı.

Fakat ne yapalım, dünyanın düzeni böyle ve kendi yolundan, kendi yatağından çıkıp başka mecralarda akmayı denemiş acemi ırmaklar gibiyiz çoğumuz.

Şehirlerde böyle eğreti duruşumuz ondan.

Yine de insan bazen diyor ki kendi kendine:

Ulan, terse dönse de şu feleğin çarkı, biz de dönsek kendi yolumuza, kendi özümüze.

* * *

Ne güzel düş değil mi?

Terse dönmüş feleğin çarkı bir gün.

Hepimiz, bütün acemi ırmaklar, kendi yolumuza dönmüşüz.

Akmışız kendi yolumuzda, kendi yatağımızda, başımız taştan taşa çala çala.

Olmaz değil mi?

Olmaz ya bizimkisi de bir umut işte.

Ne diyelim…

En iyisi şöyle bitirelim yazıyı:

Dünyanın bütün ırmakları, kendi yataklarınıza dönünüz!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar