YAŞAM 

HER GECE DOĞAN IŞILTILI ADA

Sırtını gökyüzüne yaslayıp ışıltılarını karanlık deniz yüzeyine yansıtan yalancı bir adayı izliyorum her gece. Tek bir yıldızın görünmediği gökyüzünde, bütün yıldızlar adaya hizmet ediyor sanırsınız. Bir sanayi ilçesi olan Aliağa’nın gece görünüşünü hep sevmişimdir. Denize demir atmış gemilerin suya yansıyan yakamozları beni rahatlatır. Gündüz gözüyle gördüğümüz denizi çevreleyen ne kadar yakıt depoları, fabrika bacalarının kara kurum salan kimyasal atıkları, demir çelik fabrikasının zehir saçan tozları genzimizi yaksa da alışkanlıklarıyla yaşayan biri olarak yine de Aliağa’da olmaktan memnunumdur. Sanırım teknolojiyle olan beraberliğimizin başka bir çelişkisi bu. Benim bir adaya benzettiğim görüntü ise, karanlığın bütün çirkinlikleri örtüp ışıltıyla kapadığı enerji ışıklarının bir oyunundan başka bir şey değildir. Kısa süreli yalancı mutluluklar gibidir sahte sevinçler de diye düşünürüm.

Annemin, “Gecenin hayrından gündüzün şerri iyidir” diyen sesi kulaklarımda çınlar, gülümserim. Bayramı yaşadığımız karantina günlerinde acısının gölgesi benimle gezen tecavüz mağduru çocukları ve kadınları düşünmekten kendimi alamadım. Zalim avcıların elinde geleceği karanlığa gömülen gençlerimizi çocuklarımızı hüzünlü bir sevgiyle sarmalayıp bağrımda sakladım.

Güneşi özleyen gönüllerde nazlı bir denizköpüğünden pembe pamuk helvası yaptım. Sevinçli çocuk sesleri dinletmek istedim, acısını haykıramamış çocuğuna sahip çıkamayan annelere sabır tozu olsun diye. Kocaman dillerinden kadın ve kız çocuklarına göz koyanları kartal yuvalarına kilitledim, korkuyu yaşasınlar diye. Gecenin yalancı ışıltısında bir adaya topladığım tüm kötülüklerin kilidini kör kuyulara saldım. Kötülüğün örtüsünü çekip aldım ki şehrin orta yerinde yerin dibine geçtiklerini göreyim diye. Arsızı kim utandırabilir diye düşünürken, hırsızla arkadaş olduklarını anımsayıp yüzsüzlüklerine şaştım.

Dilim döndüğünce aklımın erdiği kadar cezalandıracağım tüm kötülükleri; çünkü unutmayacağım. Karanlığın gündüzü dinlendirmek için geldiğini biliyorum ben, ne gecedir kötü olan ne de gündüz. Ay çıkar, kadın olur, gökyüzünden akar gönüllere. Güneş doğar, önce kalpleri ısıtıp aydınlatır, sonra da kara toprağı. Doğanın rutin devinimi insanın içinde gizlidir. Aydınlığı içinde bulan insanların ışığı ne karanlıkları deler, yaşayıp göreceğiz.

Benim çok sevdiğim, hayatıma anlam katan İslam bilgelerinden birinin sözleriyle yazımı bitireyim istiyorum: “Aramakla bulunmaz, bulanlar arayanlardır.” (Bâyezid-i Bistâmî)

Vazgeçmeyenlerin aradıklarını bulma ihtimali çok güzel, değil mi? İyilikler getiren bayramlarla kutlansın günlerimiz.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar