ERKİN KORAY VE MÜZİKTE DEVRİM YILLARI
-ÇANAKKALE-
Bütün dünyada özgürlük rüzgârları eserken Türkiye de bundan kendine düşen payı alıyordu. Dünyada toplumların yaşam döngülerinden bir tanesi, 1960–1970 dönemleriydi. Sol siyasal gelişim egemenlik alanlarını genişletmiş, sınırlar sanki ortadan kalkmışçasına özgürlük savunucuları paranın egemenliğine dayalı sosyal yapılanmasına karşı emeğin gücünü savunan tüm dünyada emekçi ve küresel olarak kapitalizmin yarattığı daha alt kitlelere üniversitelerden yükselen çığlığı duyurmaya çalışıyordu.
Çünkü bir üniversite öğrencisi için farkındalık yaratılmıştır ve kapitalizmdeki rolünü sorgulayan bir genç için gücünün yeterliliğini bireysel olarak ölçmek mümkün değildi. Kapitalizmin yarattığı köle olmak ya da efendi olmak seçeneği arasında tercih yapmak da mümkün değildi. Böyle bir noktada insani açıdan bir seçenek yoktu, her iki seçenek de acı vericiydi. Çünkü Avrupa toplumları Orta Çağ’ın acılarını yaşamış, bu uğurda bedeller ödemişti. Bu bedel üstelik çok ağırdı, Fransız sanayi devrimine kadar Avrupa sokakları kana bulanmış ve özgürlüklerin kısmen de olsa yaşandığı 18’inci ve 19’uncu yüzyıllar her alanda gelişmenin yaşandığı yıllar olmuştu. Bu dönemde felsefede, görsel sanatta, müzikte, edebiyatta peş peşe dünya tarihinin çehresini değiştiren gelişmeler yaşanmıştı.
Demek ki özgürlük insanın yaratma gücünü ortaya çıkaran büyük bir etkendi.
İşte, Soğuk Savaş Dönemi’nde artan kapitalizmin baskısı ve emek sömürüsüne direnen işçi sınıfının direnişi karşısında başlayan özgürlük mücadelesinin doğurduğu bir isyan dalgasından etkilenen sanat ortaya çıkmış ve dünyayı etkilemiştir. Bu dönemde Türkiye’de bundan etkilenmiş bir sanat akımı olarak Rock müzik kendi özgünlüğüyle yer almıştır. Erkin Koray, bunlardan biriydi. “Kızları da alın askere” ile başlayan hikâye, hayatın farklı alanlarını etkileyen sözlere damgasını vurmuştur. Kendini dev sananlara cüce ve devin diyaloguyla süren ‘Devlerin Nefesi’ şiiriyle cevap vermiştir. 1968 Kuşağı, Avrupa’da olduğu kadar Türkiye’de de öğrenci boykotlarıyla kapitalizmin ve emperyalizmin dayattığı yaşama koşulları ve yoksulluğa karşı duruşu simgeliyordu. Bu, özellikle de Rock müziğin sözlerine de yansıyordu. Rare Bird grubu tüm dünyada açlığı, sempati ve sevgi yoksunluğunu haykırdığı ‘Sympaty’ adlı şarkı tüm dünyada ünlendi, Pink Floyd’un ‘The Wall’ adlı şarkısı kısıtlanmaya karşı isyandı.
Bu sırada Erkin Koray gençliğinin baharında rasgeldiği bu dönemde giyim tarzı, söylem ve şarkılarında da bunu yansıtan bir sanatçıydı.
Söylediği her şarkı, döneminde çok beğeniliyordu. Rock müzikte olduğu kadar aşk şarkılarında da parlak bir çıkış yapmıştı. 1971 yılında çıkardığı kırkbeşlik plağın bir yüzünde ‘Sana Bir Şeyler Olmuş’, diğer yüzünde ‘Seni Her Gördüğümde (İnan ki)’ adlı şarkılarını defalarca dinlemiştim. Kıbrıs’tan yayın yapan Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu’nun Türkçe yayını başladığında yayın boyunca bu şarkıları sıkça tekrarlıyordu. Bu nedenle en çok takip ettiğim yayındı.
Kimi zaman sözleri, kimi zaman da yayın ilkelerine uymamak gerekçesi ile TRT sansürüne en çok takılan sanatçıydı o. Hele gittikçe Arap müziğine benzeyen şarkıları TRT’de artık çalmıyordu. ‘Şaşkın’, ‘Fesuphanallah’, ‘Arapsaçı’, ‘Sevince’, ‘Gönül Salıncağı’ gibi Arabesk çağrışımlı şarkılardan sonra TRT’de daha fazla sansürlendi. TV yayınlarına çıktığında söylediği şarkılar Anadolu Rock tarzı veya Batı müziği tarzıydı.
O, Anadolu Rock tarzının yaratıcısıydı. Pek çok türküyü ve arabesk şarkıyı Rock tarzında çalarak gençliğe dinletmeyi başardı.
O, Türkiye’nin 1968 Kuşağı’ndan itibaren başlayan yeni bir akımıydı. Yaratıcılığı, Türkiye’nin müzik tarihine damga vurdu. Romantik müziklerinden coşku dolu Rock müziklerine kadar… Türkülerden arabesk tarzına kadar muhteşem bir yaratıcılık örneğiydi Erkin Koray.
Yeni nesil şarkıcılarında albümlerinde yeniden uyarlanan besteleri onu yaşatmaya devam edecektir.
Bizlere yaşattığın duygu yoğunluğu nedeniyle kalbimizden çıkmamak üzere gittin…
Işığın bol olsun…
Huzur içinde uyu…
Sonsuz teşekkürler, Erkin Koray!