POLİTİKA 

AKŞENER’İN İSTİFASI BİR BİTİŞ DEĞİL, BAŞLANGIÇTIR!

Dün hepimiz, daha 6 Şubat depreminin şoku ve yaralarını sarma sürecindeyken, Meral Akşener’in 6’lı Masa’dan ayrıldığı haberiyle bir artçı deprem yaşadık.

Artçı depremdi çünkü bu zor günlerde, hem de Mutabakat’a imza attıktan 24 saat bile geçmeden ve üstelik zehir zemberek sözler eşliğinde 6’lı Masa’dan ayrılmıştı Akşener…

Çoğumuz, İYİ Parti’nin Meclis’e girme sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun emeklerini ve 15 CHP’li vekilin İYİ Parti’ye geçme nezaketini ya da Meral Akşener’in “Bana bir şey olursa, çocuklarım Kemal Kılıçdaroğlu’na emanet” sözlerini hatırlamaktaydık!

Çoğumuz “Bu bağ; Mutabakat’taki imzaların mürekkebi kurumamışken ve korkunç bir depremin hemen ardından, nasıl bir kenara itilir?” sorusunu sormadan Akşener’i “Sağcı her zaman aynıdır” cümlesi ve türevleriyle yargılamaya ve çok az bazılarımız da “Akşener çok haklı, Kılıçdaroğlu dayatmayacaktı” demekteydi.

Şaşkındık.

Tüm gün medyamız ve halkımız bu konuya odaklandı.

Bazılarımız “Bu olay depremdeki sorunları unutturmasın!” derken, “Acaba hükümetin depreme müdahaledeki başarısızlığının konuşulmaması için gündem mi değiştirildi?” diye sormadan edemedi!

Basın tarafından uykusuz bir gece olduğu bellidir. Gece boyu siyasetçiler açısından da oldukça hareketli geçtiği kesindir.

Örneğin Muharrem İnce’nin “İnce Cumhurbaşkanı, Akşener Başbakan” sözleri ile Ümit Özdağ’ın, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a “Bize katılın” sözleri, görünürde AKP ile zerre organik bağları olmasa da, AKP lehine açıklamalardı.

Erdoğan ise açıklamasında, her zamanki üslubundan şaşmadan ve halkı da şaşırtmadan, hakaret dilini esirgememişti. Yine de, genel olarak AKP tarafının bu sürece seyirci kalıp gelişmelere göre hareket edeceği belliydi!

Ekrem İmamoğlu, bu olaydan kısa süre sonra, Mansur Yavaş ise saatler sonra “Kemal Kılıçdaroğlu ile ilerleyeceklerini” açıkladılar ve oldukça kurumsal ve benzer bir açıklamayı Twitter üzerinden paylaştılar.

Adana, İzmir gibi diğer tüm CHP’li belediye başkanları da aynı noktadaydılar!

Dahası, Kılıçdaroğlu, “Ne olursa olsun, asla İYİ Parti hakkında olumsuz yazmayın, konuşmayın” talimatı vermiş ve inanılmaz aklıselim bir kayıtla da halka seslenirken “Merak etmeyin, kazanacağız” demişti!

6’lı Masa’nın diğer ortakları kamuoyunu bilgilendirmek adına çok zarif açıklamalar yapmış ve hepsi de “Mutabakat’a bağlı kaldıklarını” ifade ederek güven tazelemişlerdi.

Dün akşam ve gece boyunca çok farklı yayınlarda çok farklı görüşlere tanık oldum. Bizler, Meral Akşener tarafından dürüstlükle açıklanmadan, bu adımı neden attığı konusunda sadece yorumlar yapabiliriz.

Nitekim ben üç sebepten biri olduğuna inanmaktayım:

  1. Herhangi sebeple Meral Akşener tehdit edilmişti ve bu adımı atmaya zorlanmıştı.
  2. Herhangi şekilde hükümet veya hükümete yakın iş dünyasıyla; siyasi veya ticari bağları veya menfaat ilişkileri vardı ve ortaya çıkması muhtemelken ayrıldı.
  3. AKP’nin, giderek daha da dozunu artıracağı, sadece hakaret değil, küfür, tehdit ve suçlama dolu seçim söylem ve eylemlerinden etkilenmemek ve hedef olmamak için 6’lı Masa’dan ayrılmıştı.

Sebebi ne olursa olsun, birini kötüleyenden iyilik çıkamayacağını hepimiz biliriz.

Akşener’in ayrılırken sarf ettiği sözler ve İmamoğlu ile Yavaş’ı kendi tarafına çekmek için yaptığı davet, yüzyıllık Cumhuriyet tarihimizin en ilkesiz siyasi adımlarından biri olarak hafızalarda yerini alacaktır. Öyle ki, attığı bu adım; Süleyman Soylu veya Numan Kurtulmuş’un AKP öncesi Erdoğan ve AKP hakkında söyledikleriyle, AKP içine girdikten sonraki söylem ve eylem değişiklikleri ile boy ölçüştürecek türden bir adımdı!

Zaten, hepimizi şaşırmanın ötesinde yaralayan, sessiz bir ayrılmanın ötesinde, Kemal Kılıçdaroğlu’na denmedik sözler söyleyerek 6’lı Masa’yı terk etmesiydi…

Çoğumuzun “anaç” gördüğü, “dobra” bulduğu, “Cesur” dediği Akşener’in bu tavrı, bugüne kadar sergilediği duruşundan öylesine farklıydı ki, ben hâlâ “Neden?” sorusunu sormaktayım! Çünkü bu adımla birlikte sadece binlerce İYİ Partili partisinden istifa etmedi, aynı zamanda ülkemizin yüzde 70’i artık Akşener’e güvenmiyor. Akşener, 6’lı Masa’ya geri dönse bile, milletin güvenini kazanması mümkün değil. Çünkü döndüğü durumda da, “Madem dönecektin, neden bizi meşgul ettin?” sorusu ortaya çıkacak…

Hayır, Akşener, 6’lı Masa’ya dönmeyecektir.

Bu andan sonra Akşener’in siyasi hayatı biter mi?

Eğer Akşener, AKP ve MHP ile birleşmeyi düşünür ve bunu yaparsa, bir anda bitmeyecektir. Çünkü MHP’de kalıp da, Bahçeli’nin geldiği durumu görenler, Bahçeli ile Akşener’in helalleşmesi durumunda Akşener’e kucak açacak ve MHP’nin de başında görmeyi isteyeceklerdir.

Eğer Akşener, Muharrem İnce ile ilerlemeyi seçerse ve İnce-Özdağ ve Akşener üçlüsü gibi yeni bir alternatifin içinde yer alırsa, orada 6’lı Masa’da bulduğu itibarı ve desteği bulamayacaktır. Bu durumda istediği gibi oy almak yerine sadece radikal milliyetçi kesimden oy alarak bu seçimler sonrasında tarihteki yerini tamamlamış bir siyasetçi olacaktır.

6’lı Masa’ya gelince…

Öyle ya da böyle, 6’lı Masa kaybeden değil, tam tersine kazanan taraftır şu anda! 5’li Masa olsa bile, bu istifa ile çok daha güçlenmiştir.

Kılıçdaroğlu’nu suçlayan küçük bir grup dışında, bugüne kadar Kılıçdaroğlu’na oy vermeyeceğini söyleyenler dahi, onun bu süreçteki duruşuna, belediye başkanlarının etrafında kenetlenmesine ve asla bozmadığı nezaketine ve dürüstlüğüne hayran kalarak ona oy verme kararı almışlardır. ‘Masa’nın diğer partilerindeki kenetlenme, milletimiz için birlik ve beraberliğin temsili gibi olmuştur.

Peki, ‘Masa’ genişler mi?

Kanımca genişler. 5’li Masa, bu seçimlerde ‘Milletin Masası’ olarak dönüşecektir.

Seçim süreci nasıl ilerleyecektir?

Erdoğan ilk kez, saklanamaz ve inkâr edilemez şekilde, Bay Kemal’e kaybettiğini bilmektedir. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi durumunda yargılanma sürecinin başlayacağını da bilmektedir.

Erdoğan ilk kez, danışmanları ve etrafındakiler tarafından kendisine gerçekler söylense de, söylenmemiş olsa da, halkın daha fazla AKP ve Erdoğan’ı istemediğini de bilmektedir!

Dahası:

AKP’li tüm bakanlar, bir daha kazanamayacaklarını bilmekteler.

AKP’li tüm milletvekilleri, bir daha kazanamayacaklarını ve haklarında soruşturmaların başlayacağını bilmekteler.

AKP hükümeti ihaleleriyle 20 senedir ihya olan yandaş iş insanları ve ihaleciler haklarında soruşturmaların başlayacağını bilmekteler!

Yandaş olarak makamlara yerleştirilmiş insanlar, AKP’nin kaybedeceğini, kaybettikten sonraki liyakatli işe alım süreçlerinde işlerini kaybedeceklerini bilmekteler!

AKP hükümeti süresince, usulsüzce ve haksızca devletimizin toprağını, fabrikalarını, madenlerini, sularını, tarihi eserlerini vb. alan yabancılar, özelleştirme adı altında milletin olanı gasp eden iş dünyası, AKP kaybettiğinde ucunun kendilerine dokunacağını bilmekteler!

20 senede palazlandırılmış, milletin binaları, toprakları kendilerine peşkeş edilmiş, türlü çeşit hibeler verilerek dini yozlaştırmış cemaat ve tarikatlar, AKP gittiğinde artık beslenemeyeceklerini bilmekteler!

Sözün özü:

Hepimiz kaybeden ve kaybetmemek için her şeyi yapabilecek bir AKP olduğunu, kutuplaştırma siyasetinin hakaretten –Erdoğan’ın deprem sonrası yaptığı konuşmalarla– küfre uzandığını biliyoruz, yaşadık.

Her ne kadar AKP-MHP oyları birlikte yüzde 20-25 ise de, maddi açıdan ve medya açısından ülkeyi kontrol eden, baskıyı artırmaktan çekinmeyen, haksız tutuklamalarla muhalefeti susturabilecek bir Cumhur İttifakı ve etrafında kümelenmiş az ve ama inanılmaz bir menfaat grubu vardır.

20 senedir “Yedirmeyiz” diyerek, “dava” adı altında ülkemizi neredeyse bir mafya devletine dönüştürmüş bu menfaat grupları açısından iktidarı kaybetmemek için yapılacak her şey ”mubahtır”.

Bu grubun karşısında ise, adı gibi bir Millet İttifakı vardır. Hatta TİP ile başlayan bir başka heyecan da vardır ve halk TİP’in de bu süreçte 5’li Masa’ya dâhil olmasını dilemektedir. Bu açıdan bakınca Cumhur İttifakı ve Akşener-İnce-Özdağ karşısında son 20 senede elimizden alınan ne varsa; maddi ve manevi, onun mücadelesini verecek, vermek isteyen ve bu konuda birbirine kenetlenmiş ve halkın da yüzde 70-75 desteğini almış vatanseverler vardır.

Tüm olanların ışığında, AKP propagandasının seçim sürecinde giderek daha da şiddetleneceği, 5’li Masa’nın FETÖ’cü, terörist, PKK’cı gibi manipülasyonlarla suçlanacağı ve deprem ve ekonomi dâhil pek çok başarısızlığın sebebi olarak CHP ve 5’li Masa’nın gösterileceği tahmin edilebilir. AKP’den ayrılarak 5’li Masa’ya geçmiş siyasetçilerin yıpratılması denenecektir. Yalanlara ve iftiralara dayanan çok kışkırtıcı bir algı çalışması yapılacağı nettir. Milletimizin her yarası kaşınacak, tepkiselliğin artması için her hassas konu dillendirilecektir.

Yani şu an en az yüzde 70 oy sahibi olan 5’li Masa, önümüzdeki 70 günde çok aklıselim, çok gerçekçi, çok stratejik olmak zorundadır. Sadece kendi attıkları adım değil, halkı da aklıselim davranmaya teşvik ederek olası her türlü şiddeti engellemelidir.

Ve Akşener’in istifası bir bitiş değil, aslında bir başlangıçtır!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar