TOPLUM 

AHLAK DEYİNCE

Şöyle der, M. T. Cicero: “Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler.” Ve ekler Napoléon Bonaparte: “Ahlak olmayan yerde kanun bir şey yapamaz.” Son sözü de Platon söyler: “Ahlak ve üçkâğıtçılık, terazinin iki ayrı kefesinde yer alır; bir çıkarsa biri iner.

Bizler depremde yalnızca binlerce insanımızı kaybetmedik aslında, ahlaki değerlerimizi de yitirdik. Acıdan kazanç sağlamaya çalışan insanları gördükçe insanlığımızdan utandık.

Hepimiz biliyoruz ki bir toplumda en çok konuşulan değerler, o toplumda en çok eksik olan değerlerdir. Ahlak bunların en başında yer alır. Yaşadığımız bu acı ahlak konusunda düşünmemizi sağladı: “Ahlak doğuştan mı gelir, anne baba tarafından mı öğretilir, yoksa okulda mı öğrenilir?” sorularına cevaplar bulmaya çalıştık.

Deprem bunu en kısa yoldan öğretti aslında. Ahlakın; yaşı, cinsiyeti, dini, ırkı, inancı, çocuğu, yaşlısı, köylüsü, şehirlisi olmadığını, vicdanla ilgili olduğunu gösterdi bize.

Ders almamız gerekiyor gördüklerimizden. Her ne kadar birçok dersten kalsak da…

Deprem sonrasında bir depremzede daha kurtaramadığı için özür dileyip üzgün olduğunu dile getiren Japonlar vardı, bir de paralarıyla birlikte soluğu havaalanında alan müteahhitler…

Evlerini depremzedelere açanlar, evlerini onlara verenler oldu; bir de ev kirasını iki katına çıkaran, evlerini iki katından fazla satanlar…

Kumbarasındaki parayı veren çocuklar, depremzedelere yardım etmek için ineğini satan yaşlı teyzeler oldu; bir de milletin parasını millete bağışlayanlar…

Binlerce kilometre uzaklıkta toplanan yardımları deprem bölgesine getirenler oldu, bir de getirilen yardımı alıp evlerine stoklayanlar…

Soğuk demeden, akşam demeden boyunlarına astıkları “Bedava sıcak çorba” yazılarıyla şehirlerine gelen depremzedeleri karşılayan çocuklar oldu; bir de yol üstündeki lokantaların bazılarının çorbayı iki katına satanları…

Gönüllü olarak gidenler oldu deprem bölgesine; bir de gidenlerin yollarını sopayla silahla kesenler…

İnsanlar depremden sonra ihtiyaçları için dükkânımdaki eşyaları almışlar, bu yağma değildir. İnsanlar üşümüş, mecbur alacaklar, helali hoş olsun.” diyen bir mağaza sahibi oldu; bir de devletin çadırını bir yardım kuruluşuna satanlar…

Yardıma götürülecek battaniyelerin, giysilerin, ayakkabıların, küçük ev aletlerinin fiyatlarına bakmadan alanlar oldu; bir de “Bunların fiyatı neden bu kadar arttı?” sorusuna pişkin pişkin gülenler…

Ahlak deyince bizler mangalda kül bırakmıyoruz. Oysa yaşadıklarımız bizlere şunu gösterdi:

Kurnazlıkla insanları kandırmakla, kazancımıza kazanç katmakla ahlaklı olunmuyor.

Tıpkı Erich Fromm’un dediği gibi: “Başkalarına yaptığın her şeyi aynı zamanda kendine de yapmış olursun.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar