POLİTİKA 

“BİZİ NEFESSİZ BIRAKTILAR, KARDEŞİM!..”

Bülent Kılıç…

İyi gazeteci.

İyi fotoğrafçı.

Bugüne kadar çektiği fotoğrafların yüzlercesi uluslararası basına servis edildi, o fotoğrafları görenler, habere konu olan olayın sarsıcılığını anlamakla kalmadı, hissetti.

Öyle bir fotoğraf muhabiri, işte.

*

Habercilikte fotoğraf, 5N1K’dan daha fazlası olur bazen.

Bazen manifesto olur.

Bazen sembol olur.

Bazen ilk kıvılcım olur.

Bazen vicdanı kanatan son darbe olur.

Bazen insanı utandırır.

Bazen insanı coşturur.

Bazen dönemin özeti olur.

*

Öyle haber fotoğrafları vardır ki oturur bakarsın saatlerce. Orasına bakarsın, burasına bakarsın; o kişi niye karenin o kısmında, ışık buraya neden böyle gelmiş, şu cisim niye bulanık bırakılmış, perspektif, derinlik, yüz ifadesi, beden duruşu, alt açı, üst açı, şu, bu…

Bir sanat eserine bakar gibi inceler durursun.

*

Öyle haber fotoğrafları da vardır ki; öyle sarsıcı, öyle gerçek haber fotoğrafları vardır ki… Üç saniye baksan, dördüncü saniye bakamazsın.

İçin acır.

Yüreğin daralır.

Gözlerini kaçırırsın.

Bakayım dersin, birkaç saniye daha bakarsın, aynısı olur.

İçin acır.

Yüreğin daralır.

Gözlerini kaçırırsın.

*

İşte, böyle fotoğraflar çeken gazeteci Bülent Kılıç’ın bir fotoğrafı dönüyor sosyal medyada günlerdir.

Fakat mühim bir fark var.

Fotoğrafı çeken bu kez Bülent Kılıç değil.

Bülent Kılıç bu kez fotoğrafın bizzat “konusu”.

Merkezi.

Başrolü.

*

Fotoğrafı bir başka gazeteci Erhan Ozan Acıdere çekmiş.

Fotoğraf karesinin sağında kopkoyu bir karanlık var.

Solunda da kopkoyu bir karanlık var ama bir küçük aralıktan aydınlığı görüyoruz.

Belli ki bir polisin iki bacağı, o karanlık hissini uyandıran…

Fotoğrafın merkezinde gri kaldırım taşları var.

Bir…

İki…

Üç…

Kare sayıyoruz ve işte orada, dördüncü karenin üzerinde bir insan yüzü.

Ağzı açık.

Bağırıyor mu?

Hayır, nefes almaya çalışıyor.

Gözleri fal taşı gibi açılmak istemiş ama açılamamış.

Nefessiz kalınca gözlerin de mecali kalmıyor demek ki…

*

Niye böyle?

Çünkü Bülent Kılıç’ın başında beş-on polis var.

Bülent’i yüzüstü yere yatırmışlar.

Bacaklarına, kollarına, sırtına bastıkları yetmemiş, bir de dizleriyle boynuna basmışlar, nefessiz bırakmışlar.

Niye?

*

Bülent Kılıç nefessiz kalıyor o arada.

Ölüme ne kadar yakın?

Birkaç dakika…

Belki o kadar bile değil.

Polis olarak görevlendirilmiş şahıs azıcık daha bastırsa Bülent ölecek!

Türkiye, bir metropolün ortasında bir insan, bir gazeteci boğan ülke olarak “polisokraside” zirve yapacak!

*

Habercilikte bir fotoğraf bazen 5N1K’dan daha fazlası olur dedim ya…

Bazen manifesto olur.

Bazen sembol olur.

Bazen insanı utandırır.

Bazen dönemin özeti olur.

*

İşte, bu fotoğraf öyle bir fotoğraf!

Bir dönemin özeti:

Bizi nefesiz bıraktılar, kardeşim…

Agence France-Press (AFP) Foto Muhabiri Bülent Kılıç’ın çektiği fotoğraflardan bazıları:

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar