FELSEFE TOPLUM 

ŞOVENİZM ÜZERİNE

Adolf Hitler’in ‘Kavgam’ adlı kitabını okurken Alman ırkına dair şovenizminin Tevrat’taki ırkçılığa çok benzediğini fark ettim. Tevrat’ta tanrı adına yapılan katliamların gerekçesi, onun nezdinde ayrıcalıklı ve üstün nitelikli İsrailoğulları halkının egemenliğini sağlamaktı. Aynı bakış, Hitler’in de yaşamsal amacı olmuştu. Ancak Hitler, Tanrı Yaheva’nın üstün saydığı halkı olan Yahudileri alabildiğine aşağılayarak sanki Tanrı Yaheva’dan intikam alıyordu. Onları Alman ırkının yozlaşmasının sorumlusu olarak gösteriyordu. Öyle ki, “üstün bir gen olan Alman ırkı ile aşağılık bir gen olan Yahudilerin birleşmesinin üstünlük vasfı olan Alman milletinin başarısızlığına yol açtığını” belirtmekteydi.

Ona göre ırk olarak “Yahudiler”, bir millet olma vasfına sahip değildi. Sadece pek çok yaratıkta rastlanan çok ilkel bir sürü içgüdüsüne sahiptiler. “Bir tehlike karşısında birleşir, tehlike geçtikten sonra pis bencillikleri yeniden ortaya çıkar, birbirlerinin kuyusunu kazarlar” diyordu. Bu nedenle asla bir devlet kuramadıklarını, başka milletlerin yaratıcılıklarını sömürdüklerini, bu şekilde bazı başarılar elde ettiklerini iddia etmişti. Hitler’in aşağıladığı, sadece Yahudiler değildi. Alman ırkının yüksek yeteneği nedeniyle “aşağı ırklar” olarak bahsettiği pek çok milleti hizmetkâr olarak yönetebilmeyi hayal etmişti. Yani İkinci Dünya Savaşı’nda başarılı olsaydı, pek çok ülke hizmet etmek üzere Almanya’nın egemenliğinde olacaktı.

Şovenizm, ülkelerin tarihinde yıkıma, liyakatin önemsizleşmesi nedeniyle de kurumların, işletmelerin üzerinde yıkıcı etkilere neden olmaktadır.

Şovenizmi ırkçılıktan ayıran şey, çok boyutlu olmasıdır. Irkçılık, şovenizmin sadece bir boyutudur. Fanatikçe bir spor kulübü taraftarlığı ırkçılık değildir; ama şoven bir eylemdir. Sık rastladığım sosyal boyutlardan iki tanesi, meslek ve okul şovenizmidir. Türkiye’nin en iyi üniversitesinden mezun olduğunu iddia edip üstünlüğüne vurgu yapan bir mühendis, en basit bir matematik hesabını yapamadığını fark etse bile bu üstün olma kompleksinden vazgeçmemiştir. Bu anlamda kimi doktorlar da yüksek puanla okula girip çok uzun süren eğitimin verdiği kompleksi, başkalarını küçümsemelerine bahane olmaktadır. Şovenler, üstünlük argümanlarını kullanarak kendilerinden olmayanları küçümser ve dışlarlar. Bu tarz şovenizm, çoğunlukla fiziksel çatışma olmamasına karşın yıkıcı etki olarak özellikle işyerlerinde demotivasyon ve etkisizleştirme şeklinde demoralizasyon yoluyla insan kaynağı israfına neden olmaktadır. Bu şekildeki şoven anlayışın temelinde tıpkı narsizmde olduğu gibi kendine yönelik olumsuz yargılardan kurtulma çabası vardır.

Şovenizm; ilk olarak abartılı, saldırgan bir vatanseverlik ve ulusal üstünlük inancı olarak değerlendirilmiş. Daha sonra anlamı genişleyerek bir kişinin mensubu olduğu herhangi bir grubun kör olurcasına aşırı taraftarlığını yaptığı ve özellikle de bu taraftarlığın rakip gruplara karşı üstünlük iddiası, kin ve nefret içerdiği durumları da kapsar. Şovenizmin bu boyutu da çok yıkıcı sonuçlar verebilmektedir. Örneğin, futbol holiganizmi.

KAVRAMIN ÇIKIŞ NOKTASI

İsim babası Nicolas Chauvin’dir. Napolyon’un ordusunda asker olan Fransız Chauvin, 17 kez yaralanmasına rağmen Fransa için savaşmaya devam etti. Chauvin’i model alan saldırgan vatanseverlik için “Şovenizm” denilmeye başlandı. (Kaynak: Vikipedia)

Kavramsal genişleme öncesinde “radikal milliyetçilik” olarak tanımlanabilecek şovenizm, milli özgüven krizlerinin meydana geldiği durumlarda görülür. Milli gurur ve bilincin yeniden sağlanması amacıyla da radikal söylem ve politik eğilimler ortaya çıkar.

İşte, Hitler’i ortaya çıkaran şartlar da bunlardı. Birinci Dünya Savaşı’ndaki mağlubiyet, Alman halkı üzerinde travmatik bir etkiye yol açmıştı. Yenilgiyle ortaya çıkan milli felaket, Alman halkının Hitler’in bu konudaki çözümlemelerine yönelmelerine yol açmıştır. Bu yönelim, Birinci Dünya Savaşı’nın yenilgisi etkisinde yukarıda da belirttiğim gibi kendine dair olumsuz yargıdan kurtulma çabasının yansımasıydı.

Şovenizmin diğer önemli bir belirtisi de, “ulus” vurgusu gibi bazı kavramları merkeze alan güçlü bir propagandaya dayanmasıdır. Şovenizmde bireysel irade yerine “ulus iradesi” ön plana çıkar. İktidarlar ve onların politik temsilcileri hedeflerine ulaşmak için şoven söylemlere sık sık başvururlar. Bunun için milli bilinç ve yabancılara karşı nefret, propagandalarının merkez unsurlarından birini oluşturur.

Sigmund Freud, grup psikolojisi ile ilgili analizinde, “Grup aklı, tek tek grup bireylerinin ortalama aklından çok daha düşüktür” demiştir.

12 Mart 1971’den sonra adeta mafya tipi bir örgütlenme biçimiyle ülkemizde yayılan milliyetçilik akımlarının öncülüğünü yapan Milliyetçi Hareket de, aynı ırkçı söylemlerle toplumda korku yaratmıştı. Sovyetler Birliği içinde yer alan Türkleri “öz” kabul ediyorlar, Türkiye’deki milliyetleri aşağılıyorlardı. Milliyetçi Hareket içindeki Turancı akım, fikirleriyle korku yaratıyordu. Ancak ABD bağlantılı komünizmle mücadele dernekleri ile aynı çatı altında bulunmaları işin gerçek yüzünün bu ideolojik boyutundan da daha tehlikeli olduğunu gösterdi. Çünkü bu ırkçı akım, ABD destekliydi ve acımasızdı.

Türk halkının büyük bir kesimini “Türk” saymıyorlardı. Bu nedenle 1973-1980 arasında yapılan toplu katliamlara ırkçılık damgasını vuruyordu. Özellikle Alevilerle Sünni halkın yoğun bir şekilde bir arada yaşadığı şehirler tahrik ediliyordu. Aleviler, Türk ve Müslüman sayılmıyordu. Osmanlı’nın 16’ncı yüzyıldaki dönemlerinde yaptığı gibi saldırılara maruz kalıyorlardı. Çünkü onlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun, Yüce İslamiyet’in en güçlü savunucusu ve koruyucusu olduğunu söylüyorlardı. “Eğer Osmanlı olmasaydı ‘Aptal Araplar’ İslamiyet’i koruyamazdı” diyorlardı.

Ülkelerin tarihinde zaman zaman yükselen şovenizm, tehlikeli bir seviyeye evrilebilen bir hastalıktır.

Toplumların en büyük sorunu, başkasına yönelen nefret nedeniyle kendi sorunlarını görmezden gelmeleridir. Böyle koşullarda sorun açığa çıktığında dahi başkalarını suçlar dururlar. Sorunu çözmek, bu karşı savaşan güçlere kalır.

Şovenizm, gerçekleri gölgeleyip kötülüğün egemen olmasına yol açar. Çünkü şoven bir insan kendini, kendi tarafında olmayan insanların efendisi olarak görme eğilimindedir.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar