POLİTİKA 

BU VATAN KİMİN?

O dönemde 450 üyesi vardı TBMM’nin. İdamlar için toplanılmıştı. 323 milletvekili katılım sağladı. 127 milletvekili oylamaya katılmadı. 50 ya da 51 milletvekili çekimser oy kullandı. 48 milletvekili ise ‘hayır’ oyu verdi. 273 ‘evet’ oyuyla idamlar onaylandı.

* * *

CHP’den İsmet İnönü ve Bülent Ecevit’in de aralarında bulunduğu milletvekilleri dışında ‘hayır’ oyu veren tek isim ise Türkiye İşçi Partisi lideri Mehmet Ali Aybar idi. Aynı partiden Rıza Kusa ise oylamaya katılmamıştı. CHP içinde ağırlıklı olarak idamlara ‘hayır’ oyu verilse de 18 CHP’li vekil “İdamlara evet!” demişti. CHP’nin 15 milletvekili ise oylamaya katılmadı. Yine CHP’nin 2 üyesi de çekimser oy kullanmıştı.

* * *

Adalet Partisi (AP) içinde ‘hayır’ oyu veren yoktu; ama 17 vekil oylamada bulunmadı. Demokrat Parti’den (DP) de 5 milletvekili oylamaya katılmayanlar arasındaydı. Güven Partisi de “İdamlara evet!” diyordu; ama 13 milletvekili oylamaya katılmamıştı. MHP’den Alparslan Türkeş ‘evet’ oyu vermişti. Milli Selamet Partisi’nden (MSP) Necmettin Erbakan da idamlar meclise geldiğinde katılmayanlar arasındaydı. Bilgiler farklı kaynaklardan derlendiği için sayılarda küçük eksiklik ya da fazlalık olabilir.

* * *

TBMM’deki Millet Partisi’nden ne ‘evet’ ne ‘hayır’ ne ‘çekimser’ oyu veren vardı. 5 milletvekili de oylamaya katılmamıştı. Yeni Türkiye Partisi de aynı durumdaydı. 1 milletvekili vardı ve oylamada yoktu. 10 Mart 1972’de idamlar onaylanmıştı. Onay tarihi 2 ayı bile geçmeden, 6 Mayıs 1972’de idamlar gerçekleşti.

* * *

İşte o tarih, aslında o gün; üç gencin ölümü, üç yüreğin susturulduğu, onlardan hesap sorulduğu, namus ve erdemin timsali olanlardan, tam bağımsız bir Türkiye mücadelesi verenlerden intikam alındığı gün değildi. O tarih, ölümsüzlüğün miladıydı.

* * *

Tam 48 yıl önceydi. Biz henüz dünyaya bile gelmemiştik; ama o olayı anlatan bir ağabey vardı. 6 Mayıs 1972’de 68 Kuşağı’nın gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi. İdam gecesini ise Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş şöyle anlatıyordu: “5 kişiyle bütün işlemleri yaptık. Sivil polisler ‘Yarım saat içinde araba bulun ve götürün’ dediler. ‘Arabayı bulamam’ deyince buraya gömün dediler. ‘Ama yan yana gömemezsiniz’ dediler. Ben iyice bunaldım ve oradaki polislere ‘Siz bunların dirilerinden korkuyordunuz, ölülerinden de mi korkuyorsunuz?’ dedim. Aralarına ikişer mezar yeri koyduk, öyle gömdük. Namaz saatini beklemek gibi bir olay olmadı. 5 kişiyle cenaze namazı kıldık kordon altında. Tek bir polis yardım etmedi bize. Oranın imamı, ‘Ben bunların cenaze namazını kıldırmam’ dedi. Karşıyaka Mezarlığı’nın cenaze odasında evlatlarının cenazesini gören üç baba ise o kapıdan yıkılmış bir şekilde çıktı. Bu, hiçbir zaman silinmedi hafızamdan.

* * *

İdam oylamasının yapıldığı gün, Süleyman Demirel, parti grubunun en önüne oturmuş ve grubu yönetmişti. Dönemin tanıklarından Altan Öymen, idamların oylandığı günkü mecliste yaşananları şöyle anlatmıştı: “Süleyman Demirel, mobilya yolsuzluğundan yargılanan yeğeni Yahya Demirel’le ilgili olarak ‘25 yaşında çocukla uğraşıyorlar’ diyor. 6 Mayıs 1972’de ise idam edilen Deniz, Yusuf, Hüseyin’in idam kararları oylanıyordu. Süleyman Bey ise AP Grubu’nun en önünde oturuyordu. Elini ‘İdama evet!’ için kaldırdığında arkasına dönüp baktı, herkesin kaldırıp kaldırmadığını kontrol ediyordu. Sonra vakur bir ifadeyle önüne döndü. İdamlar kabul edilmişti. Deniz ve Yusuf da 25 yaşındaydı. Süleyman Bey onlar için hiç ‘25 yaşında çocuklar’ demedi. İdam edilmelerini istedi. İsteğine ulaştı da…

Bu arada dönemin bazı milletvekilleri ise bir gazeteciye şunları anlatmıştı: “AP sıralarında ‘3’e 3’ tezahüratları yükseliyordu. Kastedilen; Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu’nun idamlarının rövanşı olarak Deniz Geçmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’a kıyılmasıydı.

* * *

O üç devrimci gencin Ankara’daki Ulucanlar Cezaevi’nin avlusunda darağacına gidişi, avukatları Halit Çelenk’in bu dünyadan göçüp gidene kadar bir daha gözünün önünden hiç gitmeyecekti. Halit Çelenk onların idamından 39 yıl sonra ve yine onların idamından 1 gün önce, 5 Mayıs’ta yaşama gözlerini yumdu. Halit Çelenk, vasiyeti gereği Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in yattığı Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi.

* * *

Halit Çelenk’in anlattıklarına göre Deniz’in idamını başgardiyanın odasının penceresinden Yusuf izlemişti. Ulucanlar Cezaevi’nin avlusuna kurulan darağacı, başgardiyanın odasından net şekilde görülüyordu. Yusuf idam edilirken de Hüseyin’i odaya getiriyorlardı ve o da arkadaşının son nefesini vermesini saniye saniye izliyordu. Kader arkadaşının idamını izlettirmek gibi bir işkence…

* * *

Ve Deniz ağır olduğu gerekçesiyle ipin kopma ihtimaline karşı çift ilmek atılıyor. İnfaz uzuyor. Deniz’in can vermesi 25 dakika sürüyor. Onlar darağacında can verirken idam kararı veren mahkeme başkanı Ali Elverdi ise bir ağaca dayanmış keyif sigarası içiyor.

* * *

Vatan parsel parsel satılmasın diye darağacına gittiler. “Pişmanız” deseler asılmayacaklardı. Ekmeğimiz küçülmesin, yolsuzluk, hırsızlık yapanın yanına kâr kalmasın, çocuklar, gençler, kadınlar ölmesin, bir utanç olan, çağdaş kölelik, taşeron kalksın, madenciler ocaklara gömülmesin, iş kazası denilen cinayetlerde, kadına çocuğa tacizde, tecavüzde, her türlü şiddet ve iğrençlikte dünyanın önde gelen ülkesi olmayalım diye ölüme gittiler. İnsanlar arasına kin ve nefret tohumları atılmasın, el kadar çocukların ırzına geçildiğinde en ağır cezayı vermek yerine “Bir kereden bir şey olmaz” demesinler, tarihi ve kültürel değerlerimizi yok etmesinler, akarsuları, gölleri kurutmasınlar, kıyılarımızı, ormanlarımızı peşkeş çekmesinler, her akarsuyun başına HES kurmasınlar, ülke kadın, çocuk, genç ölüler mezarlığına dönmesin diye darağacına gittiler. İşçiler için, topraksız köylüler için, senin için, benim için, yarınlarımız için, özgür bir vatan, tam bağımsız bir ülke için darağacına gittiler.

Deniz, Hüseyin ve Yusuf’u idamlarının 48 yıl sonrasında bile unuttuk mu? Hayır! Onlar asıldığında henüz doğmamış çocuklar bile Üç Fidanı biliyor mu? Evet! Peki, onların idamını onaylayanları kaç kişi hatırlıyor? Denizler Hüseyinler Yusuflar yarına kaldı, yaşıyor ve yaşayacak. Dönemin katilleri ise tarihin çöplüğünde yerini çoktan aldılar bile.

* * *

İnsanlar huzur, barış, sevgi, dayanışma, güzelliğe, aydınlığa dair özlemler biriktirirken saraylardan kin ve nefret söylemleri yükselmeye devam ediyor. Zamlar, dalga dalga büyüyen işsizlik, kriz, yıkım politikaları, kadına, çocuğa şiddet devam ediyor ve birileri daha fazla yoksulluk ve örgütlü cehalet içinde bu kahpe devran sürsün istiyor; ama bu böyle gitmez, gidemez.

* * *

Canımız yandı Helin’in ışıklara gidişiyle. Peşinden İbrahim de gitmesin istiyorduk ve dileğimiz kabul oldu. Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek, ölüm orucunun 323’üncü gününde eylemini sonlandırdı. Bunca acının, bitmez tükenmez öfkenin, nefretin, ayrışmanın orta yerinde bir can daha toprağa düşmekten kurtuldu, kurtarıldı ise ne mutlu… Ve unutulmasın ki vatan onu parsel parsel satanların değil, Denizler gibi uğrunda darağacına gidenlerindir…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar