YAŞAM 

ÇOCUKLUĞUM VE GENÇLİĞİMİN GECEKONDU MAHALLESİ

Akşam yağan yağmurun asma yapraklarında kalan son damlaları da düştüğünde çıkardıkları şıp sesini sokakta oynayan çocukların sevinçli haşarı sesleri böldü. Henüz dünyanın tüm yükünü sırtlarında taşıdıklarını sanacakları günler umarım çok uzaktır. Ben onları dinlerken üç tane karganın hiçbir şeyi umursamaz tavırlarıyla çiçeklerin olduğu yere arka arkaya konmaları, sonra da aynı hızla kaybolmaları beni çocukluğuma, çocukluğumun tozlu sokaklarına bırakıverdi. Sanki o kargalar hem ulaklık hem de kanatlarıyla beni geçmişe taşıyan seraptı.

Sıcak yaz günlerinden birinde oğlan çocuklarıyla çelik çomak oynuyorum, oldukça da başarılıyım. Kızlarla seksek, biz bu oyuna kaydırak derdik. Yakan top oyunu hariç tüm çocuk oyunlarında başarılıyım! Bir yüzü sokağa bakan sarı badanalı evimizin arka yüzü, avluya bakan iki aile ile birlikte yaşadığımız üç hanenin ortak kullanımı. Mahallemizin çoğu bu şekilde tasarlanmış evler.

Beton bahçemizin teneke saksılarında renkli Frenk biberleri ve çeşitli renklerde güller salınır. Bahçe duvarımız Tuncelili Fidan Ablaların evine bakıyor, yolun başında Sefer Amcalar, onların yanı bizim karşı komşumuz Aksekili Mustafa Amcaların kiralık evi… Ramazan aylarında sahura kalkış için davulcudan önce babamın sesi duyulur. “Haydi, sahura!” Annemden başlayarak mahallemizin tüm kadınları güçlü ve dayanıklı kadınlar… Gürültülü patırtılı seslerin renkli kadın kavgaları, paylaşımın en hasının yaşandığı, kimin buzdolabı varsa olmayanların yazın su şişelerinin saklandığı, sofralara birlikte oturulduğu günler…

Acıların ve sevinçlerin paylaşıldığı, hastalara kurulan sürpriz sofralar… Bütünlemeye kaldığımızda bir üst sınıftakilerle beton bahçemizin asma çardağı altında seyyar kablolu sarı ışıklı aydınlatmalar eşliğinde ders çalışmalar… Aşkların ve âşıkların iyi bir dünya kurulacağına dair inançları, yoksulluğun hissedilmediği sıcak kalpler… Bugün 5 Mayıs; Hızır ile İlyas’ın kavuştuğu gece. 5 Mayıs gecesi insanlar dileklerde bulunup gül ağacının altına saklıyorlar. 6 Mayıs’ta da kalabalık gruplar halinde piknik yapıp eğleniyorlar. Özellikle yeni sevdalıların birlikte olabilecekleri en yasal ortamlardır hıdrellez eğlenceleri.

Sonra, 6 Mayıs 1972 geldi! O, 6 Mayıs günü, 1972 baharında halkının bağrında güneş gibi açmış Üç Fidan’ı kopardılar. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan idam edildiler. Hâlâ dilek tutmak devam ediyor onları seven kitlelerde; ama hıdrellez eğlenceleri yapmıyoruz. Zalimlerin kaba gücü genç fidanları idam sehpasına asmaya yetse de, o gençliğin tutuşturduğu “Tam bağımsız Türkiye!” umudunun çoban ateşi sevenlerinin gönlünde yanmaya devam etmektedir.

Bana ve âşık olduğum gence gelirsek… 43 yıldır her atışmamızda; Ahmet, köylü çocuğu olmakla, ben de gecekondu çocuğu olmakla övünüp duruyoruz.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar