POLİTİKA 

MABET HAYALİ BİNLERCE İNSANIN KATİLİ OLDU

Ellerini hangi enkaza atsalar ufacık cesetler çıkıyor.

Bir babanın beton yığınına dönmüş evinin önünde yitirdiği 4 çocuğuna yakarışı kulakları sağır etmiyorsa kalbiniz kin bağlamış demektir.

Bir çocuğun yaşadığının bile farkında olmadan “Beni mezara mı götürüyorsunuz?” sözü göz pınarlarınızı kurutmuyorsa insanlığınız gömülmüş gitmiş demektir.

Yazımın ilk cümleleri hep çocuklarla ilgili, fark etmişsinizdir. Çünkü İsrail, mermilerini, silahlarını, füzelerini çocuklara çevirmiş durumda. Adeta çocuklarla savaşıyor. “Eti ne budu ne?” deriz ya el kadar çocukların kanını kurutmaya doymadılar!

Bir ay geride kaldı ve hâlâ birçok ülke sessiz! Ama gerçekten insan olan – Hıristiyan da Müslüman da, Gazze’deki akan kanın durması için sokaklarda… Amerika yıllardır farklı farklı bahanelerle binlerce insanın günahına girmeye devam ediyor. Yüzsüzlükte de sınır tanımıyorlar ki İsrail’e ekonomik destek olmanın oylamasını yaptırıyorlar. “Çocuklar ölüyor” diyenleri de yaka paça dışarı attırıyorlar.

İsrail’in suç işlediğini bilen dünya yüksek sesle dile getiremiyor. Dile getirmeyen herkes zamanı geldiğinde “Keşke Filistin’in hakkını savunsaydık” diyecek.

Dikkat etmişsinizdir İsrailli kadın askerlerin gaddarlığını. Aklım almıyor, bir kadının daha merhametli olması gerekirken kadınları savuruyorlar, yüzü gözü kanayan çocuğu acımadan izliyorlar! Bunu bir kadın yapıyor! Beyinleri yıkanmış da kinle dolmuş gibi…

Bugün bir haham bile “Yapılan yanlış, Filistin’e yapılan zulüm durmalı” diyorsa İsrail nasıl hesap verecek inandıklarına?

Süleyman Mabedi hayallerini yeniden gerçekleştirmek isteyen İsrail, bu uğurda binlerce masum insanı katletti.

Yoksa “Mukaddes Ev” mi demeliydim?

Yahudiler tarafından bu mabede “Mukaddes Ev” deniyormuş… Sözde evlerini dikmek için binlerce binayı füzelerle yıktılar, yıkıyorlar ve dünya birlik olmazsa yıkmaya da devam edecekler. Gazze’ye her gün ölüm yağıyor. Her saat yüzlerce insan kefene sarılıyor, sıralı naaşların üzerine konulan etiketlerden cenaze tespiti yapılıyor. Dehşet ve utanç verici!

Biz Türkiye olarak çok mu içerliyoruz?

Hayır!

Biz olması gerekeni yapıyoruz, konuşuyoruz, çağrıda bulunuyoruz. Bu tavrımız da birilerinin zoruna gidiyor ve bize parmak sallamaya kalkıyorlar komikçe! Savaş suçuna susmak bizim dinimize yakışmaz ve dinimizle uyuşmaz! Hz. Ali ne de doğru söylemiş: “Bir zulme engel olamıyorsanız, onu herkese duyurun…

Duyup kulak tıkayanların da eline bebeklerin kanı, kadınların ahı bulaşıyor!

İşin garip yanı ise Yahudilerin emirlerinden biri de “ÖLDÜRMEYECEKSİN”!

Kana susamışçasına bir aydır 10 bin insanı katledenler onlar değilmiş gibi!

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu insancıl yaklaşmıyor. Öyle olmuş olsaydı çoktan Netanyahu ve bu savaşa destek olanlar dünya önünde yargılanırdı. Elinde mendille gezerek “Çok üzgünüz” sözüyle timsah gözyaşı dökenlerin perde arkasında Netanyahu’nun sırtını sıvazladığını biliyoruz.

Bazen bilmek çok can yakar…

Kirpiklerine moloz bulaşmış çocukların çaresizliği yapışsın yakanıza!

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar