POLİTİKA 

DEDİKODU SİYASETİ – 2 / SİNSİCE YARATILAN ALGI

Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda’ kitabını okumak istediğimde Türkiye’nin ilerici aydın bir yazarı olan Ahmet Şık’ın, kitabın birinci bölümünün ilk sayfasının daha başında “1950 yılında yapılan genel seçimde Atatürk’ün tepeden inmeci Batılılaşma hedefinin partisi CHP, yeni kurulmuş Demokrat Parti (DP) karşısında hezimete uğradı” cümlesini görüp kitabı okumayı bırakmıştım. Atatürk’ün çağdaş modern bir ülke yaratmak hedefine karşı böyle bir saldırı midemi bulandırdı. Öncelikle bir aydının vermek istediği mesajını Aydınlanma Devrimi’ne saldırarak başlatıyorsa ondan sonra yazdığı her şey bana şüpheli geliyor.

Sinsi negatif propaganda ülkemizde muhalefet için, özellikle de CHP için kullanılıyor ve çok etkili. Bu algıyı kırmak oldukça zor… Çünkü topyekûn savaşmak algıyı değiştirmiyor. Bu strateji çok iyi keşfedilmiş, tesadüfi bir yöntem değildir. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri öncesi CHP’nin PKK ile iş birliği yaptığı algısı Cumhurbaşkanı Erdoğan daha söylemeden ve seçimlerde videoyu propaganda malzemesi olarak göstermeden çok önce sadece AKP seçmeni kitlesi değil, çok sayıda muhalif gruplar içinde de söyleniyordu. Özellikle 10 yıl öncesinden başlayarak Vatan Partisi (VP) taraftarları bu propagandaya hizmet ettiler. O tarihlerde Atatürkçü olarak algılandıkları için bu propaganda çok etkili oluyordu. VP’nin kendilerine faydası olmasa bile iktidar onların yarattığı bu algıdan yararlandı. CHP ile iş birliği yapmasına rağmen İyi Partili kitlelerde de buna inanan çoktu. Bir araştırma yapılsa çok büyük bir oranda İyi Partili seçmenin ilk turda MHP’ye oy verdiği, ikinci turda sandığa gitmediği ya da Erdoğan’a oy verdiği görülecektir. Çünkü MHP 1970’li yıllarda CHP’ye en uzak partiydi. Propagandalarının odağında daima CHP’nin “komünistliği” vurgulanıyordu. MHP şimdi her ne kadar bu konuda bir söylemi yoksa da Alevi düşmanı bir partiydi. O yıllarda bu düşmanlığa karşı sığınak olarak gördüğü için neredeyse bütün Aleviler CHP seçmeniydi. CHP’nin sendikal hareketleri ve işçilerin hak arama mücadelesine karşı MHP bütün bunları “komünistçe” eylemler olarak görüyordu. Türkçü ve Turancı kitle bütün bunların Türk’ün karakterine zarar verdiğini ileri sürerek öfkeleniyorlardı.

Bugün sanki sular durulmuş gibi görünse de onlar çok kemikleşmiş zihin yapılarıyla bazen ürkütücü ölçüde tehditkârdılar. İyi Parti’nin köklerinde de bu geleneklerin devam ettiğini basına yansıyan konuşmalarından ve serzenişlerinden anlıyorum. Nitekim İyi Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığına karşı çıkmasının altında bu bilinçaltı yatmaktadır.

Medeniyet, farklılıklara gösterdiğimiz tutumdur. Homojen toplum arayışı niteliksizlik arayışıdır. Toplumda daima farklılıklar olur, bu kaçınılmazdır. Irkları tekilleştirmek de bu nefreti olan insanları tatmin etmez. Bu kez onlar aynı ırktan başka özelliklere bakarak onaylamadığı özellikteki düşünce ve ananelere karşı öfke duyar, öfke bu zihniyetteki insanlarda hiç bitmez.

Yaratılan başka bir algı da statüko algısıdır. Zamanında CHP yönetimi için “politbüro” ifadesini kullanan bazı CHP’liler bile vardı. “Politbüro”; Sovyetler Birliği yönetimi çağrışımı yaratmakta, statüko algısını güçlendirmekteydi.

Söze başlayanlar, CHP yönetimi hakkında yetersizlik duygusu yaratma konusunda çok ustaca dedikodu yaptılar. “Bunlar iktidara gelseler bile bir şey yapamazlar, beceremezler” algısı yaratmak konusunda çok mahir davrandılar. On yıllarca bu algı altında kendini yaratan kehanete maruz kaldılar.

Ne yazık ki bu algı sadece iktidar seçmeninin değil, muhalefet seçmeninin de üzerinde çok etkili oldu. 21 yıllık AKP iktidarı boyunca AKP seçmeni “CHP’den bir şey olmaz” derken CHP seçmeni de önce Baykal, daha sonra Kılıçdaroğlu için “Bunlardan bir şey olmaz” dedikodusunu yıllarca tekrarladı.

Sonuç doğal olarak hüsrandı. Ve sonrası, algının devamında da başaramayan herkes seçmen nezdinde “proje kişisi” olarak nitelendirilmekten kendini kurtaramadı.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar