POLİTİKA 

CEVAP VERME SIRASI VATANDAŞTA, ÖZELLİKLE DE GENÇLERDE

Mayısı dört gözle bekleyen bir ülke, sandığa ilk kez gidecek olan milyonlar. Genç nüfus yoğunluğumuz dünyaca takdir edilirken, şu günlerde seçimin mayısta olma ihtimali ve yaklaşık 1 milyon gencin tam 18’ini doldurmamış olmasından dolayı sandık heyecanının yarım kalacağı da konuşuluyor.

7 milyona yakın genç seçmen ama 1 milyonunun gidememe ihtimali…

Sandığa küstürülen seçmene değinmedim bile…

Ülkemizde siyasetçiler kendi çıkarları için ne de güzel kılıflar buluyorlar ama. Bir bakıyoruz seçim barajı düşmüş, bir bakıyoruz seçim erkene alınabilir. Anayasa kurallarına göre hareket edilmeli diye kendini parçalayan siyaset uzmanları bugünlerde seçimin mayısta olması halinde anayasanın ihlal edileceği yorumlarında bulunuyorlar.

Şaşırmayı bırakalı yıl oldu Türk insanı için. Şaşırmayalım ama genç seçmenin sandığa giden yolunu da kapattırmayalım! 1 milyon ne ki deyip geçilmemeli; çünkü bizler hep şu duyarlılığı göstererek sandığa gittik: “Bir oy bir oydur.” Şayet 14 Mayıs’ta yapılırsa seçimler, birçok üniversite öğrencisinin okulu kapanmamış olacak. İkametgâhı başka şehirlerde olan öğrenciler nasıl bir yol izlemeli? Oturdukları yerin mahalle muhtarlarına çok iş düşüyor yönlendirme açısından. Umursamamayı bir kenara bırakın gençler! “Kim uğraşacak?” demeyin sakın! İşte, şimdi uğraşacağız! Vatandaşlık görevini yerine getireceğiz.

Haklarınızı düşünün…

Yaşam hakkınızı bir ölçün tartın. Türkiye’de okurken, Türkiye’de ekmek kazanırken, Türkiye’de emekliliği beklerken, Türkiye’de tedavi görürken layık olduğunuzu elde edebiliyor musunuz?

Bu soruların cevaplarından memnunsanız da gidin sandığa, memnun değilseniz kesin gidin!

Merhum Erdal İnönü bir söz söylemiş ya geçmişte, “Aman ölme yahu, bir oy gider!” diye. Bugünün Türkiye’sinde ölmesine gerek kalmadan canhıraş yaşayan insanlar var artık maalesef ki… “Köyden gelmedim, tabii ki yalıda oturacağım” diyen Tansu Çiller gibi zihniyetlerin hâlâ var olmasından dolayı bir kuru ekmek ve soğan alamayan insanlar var artık!

Yıl 2005…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem Başbakan. Uşak’ta bir mitingde konuşurken bir vatandaş döviz açıyor, yazansa şu: “Geçinemiyorum, böbreğimi satıyorum!” Yıl daha 2005 iken böyle bir pankart açılmış. Ne pandemi var ne küresel ekonomik kriz… Başbakan Erdoğan’ın yanıtı ise, “Burası sakatat dükkânı değil kardeşim!” olmuştu. Neden bunları hatırlatmak istedim size, biliyor musunuz? Geçmiş yıllarda da yaşanan geçim derdi artık günümüzde iliklerimize kadar hissettiriyor bize. Çok üzülerek okuyorum intihar haberlerini… Kendini ve çocuklarını öldüren babalar mı dersiniz… Bu örnekler çoğaldı ama yazımın devamında yazmayacağım!

Özellikle yakın geçmişteki siyasi tarihte yaşananları yazmak istedim, gençlerimiz o günü ve bugünü bir değerlendirsin diye. Sakatat dükkânı değil elbette Uşak da, ülke de ama insana kendisinden vazgeçmek zorunda kalmayı düşündürmek de bir suçtur! Hoş, yıl 2023 ama artık vatandaş daha ağır cevaplar alıyor.

Cevap sırası milyonlarda iken sakın ola cevabı duyan olmayın, olur mu? Cevap veren olun… Özellikle de gençler…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar