POLİTİKA 

29 EKİM’İ KUTLAMAK

29 Ekim, yaşadığımız ülkenin doğum günüdür.

100 yıl önce bugün, 29 Ekim 1923’te ülkemizin kuruluşu ilan edilmiştir. Cumhuriyet Bayramı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29 Ekim 1923’te cumhuriyet yönetimi ilan etmesi anısına her yıl 29 Ekim günü Türkiye’de, kuruluşundan itibaren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kutlanan milli bayramlarımızdan birisidir.

Dönemin anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda yapılan bir değişiklik ile Cumhuriyet’imiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ilan edilmiştir. Cumhuriyet’in ilanı, Ankara’da 101 pare top atışı ile duyurulmuş ve 29 Ekim gecesi ile 30 Ekim 1923 tarihi, başta Ankara olmak üzere tüm ülkede bir bayram olarak kutlanmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu kutlamak, devlet kurumları, vatandaşlarımız ve yurt dışı temsilciliklerimiz için ertelenemez ve görmezden gelinemez bir görev ve sorumluluktur.

Siyasi partilerin kuruluşlarını kutlamak için yurt içi ve yurt dışından konuklar çağırarak kutlamalar yapanların, devlet kurumlarının ya da yurt dışı temsilciliklerimizin başka coğrafyalarda yaşanan gerilimler ve çatışmalar nedeniyle Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamaktan vazgeçmesi ya da bu önemli günün sönük kutlamalar ile geçiştirilmesi düşünülemez ve kabul edilemez.

Ülkemizin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim tarihini, Türk halkı tarafından kutlanacak bir bayram olarak kendisinden sonraki nesillere çok önemli bir miras olarak bırakmıştır. 1925 yılında 29 Ekim gününün resmi olarak tatil ilan edilmesinden bu yana 99 yıldır 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, vatandaşlarımızca coşkuyla kutlanmaktadır.

30 Ekim 1918’de işgalci güçler tarafından ulusumuza dayatılan Mondros Mütarekesi ile imparatorluğun yönetimi her anlamda teslimiyet içine girmiş, ülkenin başkentinin anahtarı işgalcilere teslim edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, bu işgali kabul etmeyerek Anadolu’da eşsiz bir Kurtuluş Savaşı başlatmış ve işgalcileri ülkemizden kovarak modern bir ulus devletin temellerini atmışlardır. Kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk, Türk ulusunun “kaç yıl bu esaret altında kaldığı” sorusuna, “5 yıl” cevabını vermek istememiş, “4 yıl 364 gün sonra Cumhuriyet’i ilan ederek” eşsiz yanıtını vermiştir.

Ülkemizi kurtaran ve kuran atalarımıza saygımız gereğince Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluşu ve kuruluşunda payı olan ülkelerin ve örgütlerin temsilcilerini Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 100’üncü yılında davet ederek onlarla birlikte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını coşku ile kutlamak gerekmez miydi? Bir daha Cumhuriyet’imizin böyle önemli bir yılını kutlama şansımız olacak mı acaba? Başka ülkelerin sorunları ve çatışmaları, ülkemiz ve Cumhuriyet’imizden daha mı önemlidir?

Elbette, ülkenin iç ve dış politikasında “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” politikası gereği mazlum milletlerin ezilmesine karşı tepkilerimiz olacaktır; ancak cumhuriyetinizi ve geçmişinizi umursamayarak ve önemsemeyerek Cumhuriyet Bayramı’nın “coşkuyla” kutlanmasında bazı durumların bahane olarak kullanılması kabul edilebilir mi? Türkiye Cumhuriyeti için 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamaktan daha önemli ne olabilir?

Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 100’üncü yılında, bu önemli tarihsel yıldönümünde, özel hazırlıklar yapılması, Cumhuriyet’e yakışır törenler düzenlenmesi, Cumhuriyet’i kuran kadroları anmak için hatırasal ve anıtsal anma etkinlikleri yapılması ve buna yönelik ürünler yaratılması gerekmez miydi? Sanatsal ve kültürel etkinlikler organize edilmesi, Cumhuriyet konulu resim ve heykel yarışmaları, sergileri düzenlenmesi gerekmez miydi?

Tek bir Cumhuriyet’imiz var ve onun 100’üncü yılında sembolik biçimde “anmakla yetinmeyip” içten ve coşkulu kutlamalar beklemek, Türk vatandaşlarının hakkı değil midir?

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar