PALTOLU AKŞAMLAR, MASKESİZ YÜZLER VE 17 YAŞINDAKİ ‘SEVGİLİ’!
-ADANA-
1 yıl ne de çabuk geçti… 5 Ocak 2004 tarihinde yayın hayatına başlayan bir sanal dergi için geride bıraktığı 17 yıldan yalnızca biri belki ama bizler için oldukça önemli. Son Baskı olarak yayın hayatımıza 5 yıl ara vermiş, 2020’nin 5 Ocak’ında yeniden merhaba demiştik yazı dostlarına. Attila İlhan’ın “Ayrılık da sevdaya dâhil” dediği şiirinde olduğu gibi, ayrı kaldığımız yılları da sevdamıza dâhil etmiştik. Hiçbir şey eksiltmeden, kaldığımız yerden devam etmiştik. Şimdi yine devam ediyoruz ve hep devam edeceğiz.
FIRTINADA SIĞINDIĞIMIZ BİR LİMAN
2019’un Kasım’ında, pastırma yazının yeni bittiği bir Adana akşamında paltolarımıza gömülüp İstinye Balıkçısı’nın bahçesinde İsmail Güneş, Cemal Demircioğlu ve Metin Bulut’la oturuyor, geçmişten geleceğe bazen hüzünlü bazen umutlu sohbetler ediyorduk. O akşam o masada Son Baskı’yı yeniden açma fikri gelişmiş, zaman kaybetmeden girişimlerimizi başlatmıştık.
O akşama ilişkin kaleme aldığım ‘Paltolu Bir Akşamdan Geriye Kalanlar’ (*) başlıklı yazımda da bahsettim. Son Baskı’nın kapanması birçoğumuzun ruhunda “derin yaralar” açmıştı. Çok sevdiğimiz, sayesinde hayatın sıradanlığından kurtulduğumuz, yorulduğumuzda eteklerinde dinlendiğimiz, bazen omzuna bazen göğsüne başımızı yasladığımız, en önemlisi de fırtınalı geçen günlerden sonra gönül limanına sığındığımız bir sevgiliden ayrılmış gibiydik.
HÜZNÜN SAĞANAĞINDA BİR ŞEMSİYE
Nihayet yeniden kavuştuk. Yazmaya, içimizde biriktirdiklerimizi kelimelere dökmeye başladık. Böylece yaşantımızda vakur bir mevsimi de bir kez daha başlatmış olduk. Okuduk, düşündük, kaleme aldık. ‘Edebiyat’ yazdık, ‘politika’ yazdık, ‘kültür-sanat’ yazdık. Yazdıklarımızı paylaştık, yazılanlara yorumlar yaptık.
Ocak şubatı, mart nisanı kovaladı. Bu arada dünyayı kasıp kavuran Covid-19 pandemisi Türkiye’ye de geldi. Ölümler, üzüntüleri beraberinde getirdi. Yüreğimiz hüznün sağanağında ıslandı da ıslandı.
İşte, Son Baskı, bir şemsiye gibi imdadımıza yetişirken, en önemli misyonunu da yerine getiriyordu. Normalde olmasa sözler uçup gidecek, yazıda kalmayacak, yaşadığımız bu olağanüstü günler geleceğe aktarılamayacaktı. Üstelik içe kapandığımız, insana hasret kaldığımız karantina günlerinde –öylesine güzel ve nitelikli yazılar yayımlanıyordu ki– okurlarına değerli bir düşünce yelpazesi sundu.
Bizler de Son Baskı ailesi olarak bu durumun hem gururunu hem mutluluğunu yaşadık.
UZAKLIKLARI YAKIN EYLEDİK
Türkiye’nin dört bir yanından gönderilen yazılarda bir araya geldik, “maskeli” zamanlardaki bu bir araya gelişlerimizde en “maskesiz” halimizleydik. Yüreğimizi açtık, içimizi döktük.
İçin için ağladık bazı zamanlar, baharda açan çiçeklerle gülümsedik ara ara, yazın akşamüstlerinde günü uğurlamaya hazırlanırken limonata tadında yazılar bıraktık bir müddet. Daha sonra güz geldi; kaygılarımız yeniden arttı, korkularımız çoğaldı. Aralıkta ölümler zirve yaptı. Dalga dalga ölüyorduk artık; dalga dalga kıyıya vuruyordu hüzünlerimiz, pul pul olmuştuk.
Son Baskı’da eski yazarlarımızın arasına yenilerimiz katıldı. Birbirimizi kucakladık, mesafeler uzaktı belki ama yazılarla birlikte uzaklıkları kısalttık, ömrümüzün en “uzak” mevsiminde biz Son Baskı sayesinde hep çok “yakın” olduk.
PANDEMİ GÜNLERİ BİTTİĞİNDE…
Son Baskı, bugün 17’nci yaşını dolduruyor. Son 1 yılda 400’e yakın yazıyı okurla buluşturmuşuz. ‘Söz Uçar Yazı Kalır’ parolasıyla yayın hayatını sürdüren sanal dergimize yazılarıyla katkı sunan kalemlerimize şükran borçluyuz. Bizi okuyan, yazılarımızı paylaşan tüm yazı dostlarına selam olsun! Pandemi günleri bittiğinde elbette yüz yüze de görüşeceğiz. O güne kadar esen kalın! Mutlu yıllar!
Attila İlhan’ın dizeleriyle noktalayalım bu yaş günü yazısını:
“Ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan/ ay ışığına batmış karabiber ağaçları, gümüş tozu/ gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar, yaseminler unutulmuş/ tedirgin gülümser/ çünkü ayrılık da sevdaya dâhil/ çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili/ hiçbir an’ı tek başına yaşayamazlar/ her an ötekisiyle birlikte, her şey onunla ilgili.”
________________________________
(*) ‘Paltolu Bir Akşamdan Geriye Kalanlar’ başlıklı yazıyı okumak için tıklayınız!