POLİTİKA 

PİRUS ZAFERİ / ZAFER Mİ, HEZİMET Mİ?

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları için yaptığı değerlendirmede “Pirus Zaferi” benzetmesi kullandı. Daha sonra bu ifade farklı mecralarda tartışılmaya başlandı. Peki, nedir bu Pirus Zaferi? Bunu anlamak için zamanı biraz geriye, M.Ö. 280 yılına almamız gerek.

Pirus Zaferi” ifadesi, “yıkıcı büyüklükte kayıplar pahasına kazanılan zaferler” için kullanılıyor aslında. Kazanılan zaferin verilen kayıplardan sonra anlamsız hale gelmesini ifade ediyor. Bu deyim, M.Ö. 280-279 yıllarında Roma Cumhuriyeti’ne karşı savaşan Makedonyalı Kral Pirus’un yaşadığı olaylara dayanıyor.

Pirus, Yunanistan’ın kuzeyindeki Epirus Krallığı’nın hükümdarıydı. Büyük İskender’in akrabası olan Pirus, onun gibi büyük bir imparatorluk kurma hayaliyle yanıp tutuşuyordu. Ancak Yunanistan’da rakipleri çoktu ve Roma Cumhuriyeti de İtalya’da gün geçtikçe güçleniyordu.

Pirus, Roma’ya karşı savaşmak isteyen İtalya’nın güneyindeki Tarentum şehrinin çağrısına uydu, ordusuyla birlikte İtalya’ya geçti.

Pirus’un ordusu, Roma ordusundan daha küçüktü ama daha iyi eğitilmişti. Ayrıca bu orduda 20 kadar savaş fili de bulunuyordu. Bu filler, o dönemde Romalılar için yeni ve korkutucu bir silahtı.

Ordu ilk olarak M.Ö. 280 yılında Heraclea’da Romalılarla karşılaştı. Savaşta Pirus’un fillerinin etkisi büyük oldu ve Romalılar geri çekilmek zorunda kaldılar. Ancak Pirus da ordusunun dörtte birini kaybetmişti. Pirus, Roma’yı barış yapmaya ikna etmeye çalıştı ama başaramadı.

Ertesi yıl Asculum’da taraflar yeniden savaştılar. Bu sefer savaş daha uzun ve kanlı oldu. Bu kez Romalılar fillerin saldırısına hazırlıklıydılar ve direndiler. Sonunda Pirus zafer kazandı ama –filleriyle birlikte– ordusunun yarısını kaybetti. Romalılar daha fazla kayıp vermişti ama yine de saflarını yeniden sıklaştırabiliyorlardı.

Pirus’un, zaferden sonra kendisini kutlayanlara, “Bir zafer daha kazanacak olursam kendimle beraber bütün ordumu kaybedeceğim” dediği rivayet edilir. İşte, bu olay tarihe “Pirus Zaferi” olarak geçti ve bugüne dek, bedeli ağır olan galibiyetleri tanımlamak için kullanıldı.

Pirus, Roma’ya karşı savaşmaya devam etti ama başarı elde edemedi. Sicilya’ya geçerek Kartaca’ya karşı savaştı ama burada da tutunamadı. Sonunda Yunanistan’a döndüyse de, rakipleriyle mücadele etmek zorunda kaldı. M.Ö. 272 yılında Argos’ta öldürüldü.

Pirus’un hayali olan büyük imparatorluk gerçekleşmedi ama onun adını taşıyan deyim tarihte pek çok örneği olan bir olguyu ifade etmek için kullanıldı. Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatını kaybettiği Zigetvar Kuşatması ve Napolyon’un Rusya Seferi tarihte en iyi bilinen “Pirus Zaferi” örnekleridir.

Yazının başına dönecek olursak; yüzde 52 oyla yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın galibiyeti bir Pirus Zaferi midir, bilemem. Ama gerek kendisinin sır gibi saklanan hastalığı gerek ülkedeki ekonomik tablo gerekse de yüzde 48’lik muhalefetin her geçen gün artan tahammülsüzlüğünü göz önüne alırsak bu zaferin kalıcı olamayacağını düşünebiliriz.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar