MUHARREM İNCE, YENİ ERDOĞAN MI?
-ADANA-
Muharrem İnce’yi tanıyor musunuz?
Benimki de soru mu, tabii ki tanıyorsunuz. Kendisi, özellikle 14 Mayıs seçimlerine yaklaştığımız şu günlerde Türk siyasetinin önemli bir parçası.
Peki, Muharrem İnce’yi ‘gerçekten’ tanıyor muyuz? Bu sorunun cevabını verebilmek için biraz geçmişe gitmek gerek…
Muharrem İnce, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yalova Milletvekili olarak girdi hayatlarımıza. Ve hem CHP seçmeninin hem de gidişattan memnun olmayan halkın desteğini kazandı. Gerçekleri eğip bükmeden konuşuyor, yapılan yanlışları korkusuzca haykırıyordu. Henüz ‘tek adam’ mertebesine erişemeyen Tayyip Erdoğan’ı ve AKP’yi şiddetle eleştiriyordu. Meclis konuşmaları sosyal medya platformları üzerinden hızla yayılıyordu. Aslında hepimizin aklındakileri dile getiriyordu İnce. Bu yönüyle gerçekten de milletin vekiliydi.
Parti içindeki muhalifliğiyle tanınan İnce, 2014’ten 2018’e uzanan süreç içinde, farklı kurultaylarda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na rakip oldu fakat seçilemedi. Yine de İnce’nin Kılıçdaroğlu’na ya da CHP’ye kırgınlığı yoktu. En azından öyle gözüküyordu…
Ve 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri… Kemal Kılıçdaroğlu, “Gel bakalım Muharrem!” diyerek ilan etti; CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce olacaktı. İnce’nin duruşu, dünya görüşü öteden beri biliniyor ve seviliyordu. CHP seçmeni ‘Muharrem İnce’ isminin etrafında adeta kenetlendi.
Bu sırada muhalefetin bir başka cumhurbaşkanı adayı da Meral Akşener’di. Ama aralarında husumet, düşmanlık yoktu. İnce “Meral Hanım ikinci tura kalırsa kapı kapı dolaşır, onun için oy isterim” diyordu. Akşener de İnce için benzer şeyler söylüyordu.
İktidara göbeğinden bağlı medyanın karalama kampanyası başlatması uzun sürmedi. Muharrem İnce’nin fi tarihinde plajda bira içtiği fotoğraf servis edildi. “Daha parti içinde Kılıçdaroğlu’nu deviremeyen adam Erdoğan’ı nasıl devirecek?” denildi. “İnce HDP’ye gider mi, gitmez mi?” soruları soruldu. Biz bunların hepsini duymazdan geldik, görmezden geldik. Sayın İnce televizyon programlarında şiir okuyor, endüstriden, bilimden, teknolojiden bahsediyordu. Hayalimizdeki Cumhurbaşkanıydı adeta. Şu sıralar televizyonda gördüğümüz İnce’ye hiç benzemiyordu!
Ve seçim günü geldi, çattı… Geçmişte, Yalova’daki sandıklar için günlerce nöbet tutan adam, mutlaka bizim oylarımıza da sahip çıkacaktı! Olmadı. Seçim gecesi İnce’nin esamisi okunmadı. Sandıktan yine Erdoğan çıktı. Milyonların umudu Muharrem İnce, basın açıklaması falan şöyle dursun, FOX TV’de seçim özel yayını yapan İsmail Küçükkaya’ya bir kısa mesaj atmakla yetindi. Bir kısa mesaj: “Adam kazandı.”
Bu olaydan sonra çarşı karıştı. Sözcü gazetesi yazarı Rahmi Turan, İnce’nin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gittiğini iddia etti. Sonra özür diledi. Muharrem Bey bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yine aday olacağını söylese de, artık tren kaçmış, halkın güveni kırılmıştı. “Parti kuracak mı, kurmayacak mı?” derken Memleket Partisi kuruldu. 2018 Cumhurbaşkanlığı yarışına dair bütün ince detayları siyasi malzeme haline getirerek eleştiri oklarını CHP’ye yöneltti Sayın İnce. Kâh “Beni desteklemediler” dedi kâh “Para vermediler” dedi kâh Kılıçdaroğlu’nu suçladı kâh parti yönetimini.
“Cumhurbaşkanı Adaylığı” gibi büyük bir siyasi kampanyada elbette yanlış giden şeyler olabilir, evet, belki teşkilat da bu konuda hatalıdır.
Ama şunu sormak gerek:
Atasözlerimiz arasında “Kol kırılır yen içinde kalır” diye bir söz de yok mu?
Bugün, ülke olarak 2018’den çok daha kötü durumda olduğumuz bir gerçek. Ve bugün, yine bir cumhurbaşkanlığı yarışının arifesindeyiz. Sayın İnce yine Cumhurbaşkanı adayı. Bu sefer kendi kurduğu Memleket Partisi’nden… Seçim yarışı hızlandıkça diğer Cumhurbaşkanı adayları gibi kendisini de sık sık ekranlarda görüyoruz. Fakat bu İnce, bir başka İnce…
Vaatlerini anlatmak yerine muhalefeti suçlamak üzerine bir seçim stratejisi çizmiş kendisine. Bu bir tercih meselesi tabii… Ama 21 yıldır hayatımızı karartanın Altılı Masa değil, iktidar olduğunu anlayamıyor. Asıl rakibinin, asıl devirmesi gerekenin Kılıçdaroğlu değil, Erdoğan olduğunu kavrayamıyor. Ya da kavramak istemiyor. Ve bu strateji kendi sevenlerinden çok yandaş medyayı memnun ediyor.
Zamanında “Kılıçdaroğlu’nun karşısında aday olmam” dediği halde, bugün Cumhurbaşkanı adaylığında hâlâ ısrar etmesi de başka bir konu. Toplumun pek çok kesiminden gelen “Aday olma, oyları bölme” çağrısına adeta kulak tıkamış durumda. Geçmişte yaşananları bırakıp kapısına kadar gelen Kemal Kılıçdaroğlu’nu “Hoş geldiniz, güle güle” diye uğurlaması nedir, peki? “Gel bakalım Muharrem”in intikamı mı?
Bu noktada şunu söylemeden geçmeyelim, yanlış anlaşılma olmasın. Sayın İnce’nin cumhurbaşkanı adayı olmasında, seçmenlerinin oyunu istemesinde elbette bir sakınca yok. “Erdoğan’ın karşısında bir tek Kılıçdaroğlu yarışabilir” gibi bir kural da yok. Fakat Muharrem Bey’in bu ısrarında geçmişten gelen bir hırs ve rövanş isteğinin ağır bastığını anlamak için siyaset bilimci olmaya da gerek yok.
Konuşurken öfkeleniyor, bağırıp çağırıyor, yüzü kıpkırmızı kesiliyor. Ağzından tükürükler saçılıyor adeta. Düşünerek, ölçüp tartarak söylenmesi gereken şeyleri bir anda söylüyor. Hep aynı argümanları kullanıyor ve bu argümanları desteklemek için, kolaylıkla birilerinin kalbini kırabiliyor. Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener başta olmak üzere, Millet İttifakı’nın tüm liderlerini ayrı ayrı aşağılıyor. Dün ak dediğine bugün çok rahatlıkla kara diyebiliyor.
Henüz iktidara gelmeden sanatçılara “Boğaz’daki yalılarında viski içenler” diyor, gazetecilere küsüyor, gençlere parmak sallıyor. Bu haliyle bana, bize başka birilerini hatırlatıyor.
Bu yüzden soruyorum zaten: Muharrem İnce, yeni Erdoğan mı?