EDEBİYAT 

ŞİİR FARKINDALIKTIR YA DA HİÇ!

Göremeyeceğimiz günler için dövüştük/ kavgamızın şiir olması bundan.[1]

Erol Aslan, dostumdur. Ancak bu satırlar; o, dostum olduğu için değil, ‘Gecenin Karanlığında Güneşi Uyandıranlara’ başlıklı dizelerden mülhem kaleme alındı.

Neden mi?

Dikkatle okuduğunuzda ozanın dizeleri biz(ler)e, öncelikle sanatın gücünü anımsatıyor.

Nasıl mı?

Örneğin II. Dünya Savaşı’nda Alman orduları tarafından kuşatılan Leningrad’da Sovyet besteci Dimitri Şostakoviç’in ‘Leningrad Senfonisi’ en zor gülerde bile umudun, direnişin simgesi haline gelmişti.

Sanatın gücü tam da buradadır. Mesela Bob Dylan’ın 1960’larda seslendirdiği ‘Blowin’ in the Wind’indeki “Daha kaç yıl kök salsın ağaç bahar açıncaya dek/ daha kaç yıl kök söksün bu halk yerini bulsun diye hak? / Cevabı, dostum rüzgârda bunun, cevabı esen rüzgârda!” haykırışının eşitlik ve adalet taleplerinin sancağı olması gibi…

* * *

Erol Aslan’ın dizelerinde, “Şiir, hayatınıza neden ve nasıl girdi?” sorusunun yanıtı bulacaksınız. Çünkü onun dizelerinde kulağı kiriştedir şiirin; anıları saklayan, hatırlatan, yol açan meydan okuyuşuyla.

O hepimize, şiirin hayatı mümkün kılıp yaşamı esaretten kurtarmanın kaldıracı olduğunu anımsatır.

Düşlerin sağanağında yaşayan / yaşatan dizeleri okudukça şiirin küçük kelimelerinden oluşsa da, aslında büyük bir özgürlük haykırışı olduğunu görürsünüz.

Ozanın dizeleri baharın gelişini muştulayan iğde ağaçları gibi velût olması yanında; tarihin izleriyle buluşan derinlikle betimlenir.

Kimliksizleşmenin reddi ya da insani çoğullaşmanın şiiridir onunki: ‘Yetiş’e’ ya da ‘Solcu Olmak Lazım’daki gibi sahici hikâyesi vardır örneğin; “Aslında her şiir bir hikâyeden çıkar, her şiirin bir konusu vardır. Bütün mesele, konuyu şiirsel bir hale getirmektedir.[2] demez miydi Turgut Uyar?

Evet, evet, belleğinizde geçmişin izini geleceğe doğru sürerken şiir yolunuzu açar Erol Aslan, Erol Aslan yüreklendirir sizi…

Şiirin de aşkın da tanımı yok![3] söylencelerine inat düşlerin sağanağında yaşanılabilir başka bir yaşamın mümkün olduğunun altını ısrarla çizen ozan; Behçet Necatigil’in şiir hakkındaki “Hayal ve hatıradan doğar.” uyarısını es geçmeyerek, “Şair hayatı bilmeli ve onu dönüştürmenin safında yerini almalıdır.” der sanki.

* * *

Sakın ola ki “şiir” deyip geçmeyin!

Horatius’a “Aut insanit homo, aut versus facit” (İnsan ya delirir ya da şiir yazar) [4] dedirten sarsıcı bir hakikattir o; insan olma / kalma halimizdir.

Bir an Ceyhun Atıf Kansu’nun “Şiir yazılan bir ülkeden umut kesilmez!” deyişini anımsayın; işte, o zaman anlayabilirsiniz şiirin önemini…

İşte bu nedenle Johann Wolfgang von Goethe’nin “Şiir gökyüzüne çizilmiş resimdir.” betimlemesi abartı değil, şiirin ne olduğuna ilişkin betimlemedir.

Kolay mı? Walter Benjamin’in “Şairin boşalmış sokaklarda bir şiir ganimeti elde etmek için girdiği savaşta kullandığı silahlar, sözcüklerin oluşturduğu bir hayaletler ordusudur, fragmanlardır, dize başlangıçlarıdır.”, Sabahattin Eyüboğlu’nun “Düşünceyi içine almakla beraber düşünceyi aşan bir şey var şiirde; usta şairin bildiği, bilir olduğu, düz sözle anlatamayıp yalnız şiirle duyurabildiği bir üst-düşünce, bir üst-gerçek.” diye tanımladıkları şiir; insanı insanla, gerçekle buluştururken hayata karşı sorumludur.

Tam da bunun için şiirin uzlaşmayla hiçbir işi yoktur; şair bugünün karanlığında geleceğin aydınlığını arar, muştular. Çünkü şiir, insan olma ve kalma ısrarıyla isyanın ve itirazın kalbidir. İyi şiir insan(lık)taki isyan duygusunu ortaya çıkarır.

* * *

Özetle, Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “Biliyorum/ matarada su/ torbada ekmek/ ve kemerde kurşun değil şiir/ ama yine de/ matarasında su/ torbasında ekmek/ ve kemerinde kurşun kalmamışları/ ayakta tutabilir” dizeleri neyi anlatılıyorsa ‘Gecenin Karanlığında Güneşi Uyandıranlara’da Erol Aslan onu yapmış.

Hem de Andrei Tarkovsky’nin “Şiirden bahsettiğimde onu bir tür olarak düşünmüyorum. Şiir, dünyanın farkındalığıdır, gerçeklikle belirli bir ilişki kurma biçimidir. Böylece şiir, bir insana hayatı boyunca rehberlik edecek bir felsefeye dönüşür.” deyişindeki gibi…

NOTLAR:

[1] Aziz Nesin.

[2] Turgut Uyar, ‘Bir Şiirden’, YKY, 2017, s.40.

[3] Arife Kalender, “Şiirin Özünden Bir Hareket: Aşk!”, Cumhuriyet Kitap, No: 1616, 4 Şubat 2021, s.8.

[4] Horatius, ‘Latince Güzel Sözler Antolojisi’, der./çev.: Çiğdem Dürüşken, Alfa Yay., 2015.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar