YAŞAM 

‘YAŞAMAK BELALI BİR HAL ALIRKEN’; İYİ Kİ SANAT VARDI

Yaşamak belalı bir hal alırken/ acıyla doluyor günlerin sarnıcı” diyor Ahmet Telli.

Korona günlerinde edebiyata ve anılara sığındık çoklukla.

O günlerde karıştırdığım defterime not düştüğüm bu şiirin ne kadar da günümüzle örtüştüğünü fark ettim.

Hüzünlü günlerdi!

Ama bir şekilde hayata tutunmalıydık.

Kendimiz için değilse bile gelecek nesiller için bunu yapmak zorundaydık!

Geçirdiğimiz zorlu dönem benim için diğer insanlar kadar zor olmadı açıkçası

Çünkü biz sanatla uğraşan insanlar yalnızlığımızı severiz, yalnızlık bizi besler çoğu zaman.

Zaman zaman insanlarla bir arada olmak, seyahat etmek, diğer sanat dallarını takip etmek iyi gelse de bunlardan aldığımız duyguları yansıtmak için, üretim aşamasında yalnızlık şarttır.

Bu nedenle diğer insanlar kadar zorlu geçirmedim bu süreci ben.

Tabii ilk etapta üç aylık tam kapanma süreci esnasında, herkes gibi ben de bir buhran yaşadım.

Hatta uzun bir süre hiç resim dahi yapmadım.

Her şey öyle boş, öyle anlamsız kaldı ki ölüm gerçeğinin karşısında!

Ama benim gibi üretim sevdalısı bir insan için üretmeden durmak da imkânsızdı!

Yine boş durmadım, takılar ürettim.

Mahkûm misali…

Bir yandan da haberleri dinledim.

Kafamdan felaket haberlerini boşaltmak istercesine günleri boncuklara, boncukları günlere dizerek geçirdim haftaları.

Sonrasında silkelendim, kendime gelmem gerektiğini düşündüm.

Bir şeyler yapmalıydım! Sanatımı sürdürebilmek için, yaşamın devamı adına…

Radikal bir kararla, atölyemle evimi aynı mekân yaptım!

Çok zordu ama başardım…

Ve yeni mekânımda yeniden üretmeye başladım.

Özlemiştim resim yapmayı, güzel işler çıkıyordu.

Bazen gitmek gerekir!

Hatta bazen ters yöne gitmek gerekir!

Hatta bozmak gerekir var olan düzeni; yeniden var olabilmek adına…

Özlemle çıkan işlerimi; Bodrum, İstanbul, Bulgaristan’da dört karma sergiye katılarak sergileme şansı yakaladım.

Ama bir süre sonra acıtmaya başlıyor yalnızlık ve tıkanıyor insan!

Tam da bu demde güzel bir teklif aldım ve özel bir eğitim kurumunda çocuklarla çalışmaya başladım…

Çocuklarla olan atölye çalışmalarımı da çok özlemiştim.

Geçmişte atölyemde her yaş grubuyla çalışmış, güzel işler çıkarmış, güzel anılar biriktirmiş ve sonuçta çocuklarla çalışmayı seçmiştim.

Ben hep şöyle söylerim:

Çocuklar kirletilmemiş doğanın parçasıdır.

Ben seviyorum doğayı ve onun bir parçası olan çocuklarla çalışmayı!

Çünkü kaybetmedim içimdeki çocuğu!

Bu yüzden de iyi işler çıkarıyoruz onlarla…

Haftanın iki günü bu özel eğitim kurumunda 5-6 yaş grubuyla, bir gün de kendi ev-atölyemde yine çocuklarımla resim derslerini sürdürüyorum.

Kalan boş zamanlarımda ise kendi sanatıma devam ediyorum. Yeni teknik araştırmalarımız hiç bitmiyor, bitmez…

Sanat da hayat gibidir, sürprizlerle doludur; kötü sürprizleri silip iyi sürprizlere gülümseyerek yola devam…

Yani üretmek, üretmek, üretmek…

Benim işim.

Üretene destek sizden gelsin diyorum, sanat dostları!

Sanat insan için…

Her konuda olduğu gibi üreten kadar tüketene de ihtiyaç var, takdir edersiniz ki…

Sevgiyle bakan bir çift göz olmadan her şey anlamını yitiriyor…

Sağlıkla ve sanatla kalın.

Hoş kalın.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar