DAVET
-ADANA-
Bir rüyadan uyandırılmış gibiyim
aniden ve sarsak…
her şeyi karanlığın kucağında bırakarak
bir daha uyu-mak…
ve
bir daha uyan-mak yeni güne.
geç sabahlardan birindeyim.
üzerimde bir dinginlik.. yorulmuş geceden kalan…
güzel bir kahvaltı yapmalı önce
sıcacık demli bir çay yanında..
sonra farkına varmalı gökyüzünde kayan bulutların,
savrulup uçan yaprakların
karşı apartmanın penceresinden iki kumrunun birden havalanışını…
bir- kedinin çaresiz bakışını…
bir- çocuğun ıslığına yüklediği ezgiyi sevişini,
topladığı kâğıtları ayakları altında ezişini,
yoksulluğunu bıçkın tavırlarında gizleyişini…
hava soğuk…
hafta sonu sokakları tenha…
penceremden caddenin rehavetine bakıyorum,
‘kederinden kurtul’ diyen bir davet alıyorum,
o caddede yürüyüş önce, soğuğu ısıtan soluğumla…
bir düşten sonra ya da düşüşten
nasıl sarınırsa gerçeğe insan
öyle işte…
bir dost sesine, söyleyişine gitmeli şimdi
sade bir kahve ile dereden tepeden sohbet
biraz sanat,
biraz hayat…