YAŞAM 

MEVSİMLER

Kadın, yok olan dünyanın varlığı ile kiraz çiçeği zamanlarını düşünür.

Kiraz meyvesi, en çok kız çocuklarının seveceği bir meyvedir. Rengi kırmızı, iki adet oluşur dalda. Kızlar iki olmayı sever. Önce iki, daha sonra çok olurlar. Bu iki olan meyvenin tat tanımı ise hepsinin hayal gücüne göre değişir.

Hem kiraz hem de gelincik mevsiminin geçtiği zamanlarda, içinizdeki küçük kız çıkagelir ve size özgürce bu mevsimleri hatırlatır. Onların tutkuları, coşkuları, umutları hep farklı ve canlıdır.

Kadının bir kırık aynası hep oldu.

Aynanın karşısında, kömür gözlü küçük kızla bakışıyorlar. Konuşmalarına gerek yok. Varoluşlarından beri tanıyorlar birbirlerini. Birlikte dünyayı izlediler. Birbirlerine gülümsemeleri, tohumlar uyanır ya, o uyanma günü coşkusunu yansıtır.

Kadın biraz anlatıyor içini: “Düşünüp düşünüp sevdim ben. Nasıl sevdiyse insan öyle kalmalı, değişmek mevsimlere yakışır. Hiçbir şeyi durduk yere hissetmeyiz.

Küçük kız biliyor anlatılanı.

Her ikisinin de elbisesi kırmızı renkte. En çok küpe takmayı seviyorlar. Kız, aynanın içinden elini uzatıyor. Kadın tutuyor. Birlikte portakal çiçekleri zamanlarının kokusunu duyumsayarak yürüyorlar. Başka hiç kimse yok dünyada, sadece ikisi var. Bir yokuşun başına geliyorlar.

Küçük bir bakkal var köşe başında. Bakkal boş, içinde kimse yok. Giriyorlar içeriye. En sevdikleri pembe şekerli dondurma külahlarından, leblebi tozu, biraz hayvan şekilli bisküvi ve iki adet de şemsiyeli çikolatalardan alıyorlar.

Ağır bir kışın kar kokusu onlara eşlik ediyor. Üşümüyorlar; mevsim yaz. Onlar hep yaz aylarını sevdiler ve bu değişmeyecek.

Kadın içine sinmiş acılardan bahsediyor. Dertleşiyor. Bir düşünüyor tıpkı sevgisi gibi, bir anlatıyor.

Kız gülümsüyor.

Bir yokuşun başına geliyorlar. İkisinin de saçları uzun, koyu renkte. İki siyah toka perçemlerini tutuyor. Yokuş aşağı iniyorlar. İnmeliler. Sonunda deniz var. Kadın da, kız da denizle birlikte hep dirilendiler, yenilendiler, arındılar. Yaşamlarında birçok kez yaptılar bunu. Şimdi de tam sırası… 

Ayçiçekleri zamanlarının kokusu yokuş boyu onlarla birlikte.

Kadın, denizin kenarına vardıklarında, “Ben bir köyümün dağlarını severim. Orada özüm. İnsan özünün yanında olunca dünya ve yaşam daha net, yaşanması, mücadele etmesi daha kolay” diyor.

Kız sıkıca sarılıyor kadına.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar