TOPLUM 

‘KIZIMIN ÇIĞLIĞINI DUYUYORUM; AMA HİÇBİR ŞEY YAPAMIYORUM’

Elim kolum kırıldı derler ya, aynen öyleyim!

Bir anne, yüzünde maskesi, gözünde hayatın acı yükü, ağlıyor, haykırıyor:

Kapı çalındı, açmamla yüzüme yumruğu yemem bir oldu, beni omuzladı kapının dışına fırlattı, kapıyı kapadı. Kızımı darp etmeye başladı. Kızımın çığlığını duyuyorum; ama hiçbir şey yapamıyorum.

Sicim gibi gözyaşlarım filan akmıyor. Kanım dondu. Hemen kızım geldi aklıma. Ne yapardım? Yahu ne yapardım? Çıldırırdım, aklımı kaybederdim, saçımı başımı yolup, o kapılara saldırıp ardına yavruma ulaşmaya çalışırdım.

Ulaşamamış bu anne!

Ulaşılmıyor, evet; ulaşamıyoruz, ulaşamıyorlar bize!

Nereye ulaşacağız? Kime? Kimlere? Ulaşma esnasında çocuklarımızı ne yapacağız? Hatta ulaşma kısmında sokağa çıkıp bir dolmuşa binecek paramız var mı? Telefonlarımız yanımızda olur mu? Olursa arayabilmek dakikalarımız olur mu? Hatta üstümüz başımız yırtık ve kanlı mıdır? Ya yüzümüz, bedenimiz? Uygun muyuzdur?

Kadın özetlenmez. Çok yazılır ülkemde kadın. Ne özverisi biter ne de çekecek çilesi.

Peki, bu erkekleri yetiştirenler kim? Kadınlar! Biz kadınların bu ülkedeki paradoks gibi yaşamları.

Velhasıl kelam, bahsi geçen konumuzdaki annenin kızı hastanede. Haberlere bile izlemeye korkuyorum iki gündür. Ölmesin o kızımız. Gencecik. Hiçbir şey olmasın, ne olur. Ölmesin ki anne de yaşamaya devam edebilsin. Sarsınlar acılarını, olsunlar birbirlerine destek.

Günlerdir kanım donmuş vaziyette yaşıyorum. Ne oluyor bana, niye böyleyim? Kırılgan, ağlamaklı, elim kolum tutmaz haldeyim. Sonra aklıma o anne geliyor yeniden. Bir annenin dramı bence hepimizi bu hale getirmeli.

O annenin bir cümlesi:

Kızını komalık derecede darp eden cani, polisler kapıyı kırıp içeri girdiklerinde, sigara içiyormuş (Polislerin geç geldiğinden de ayrıca bahsediyor).

Zıkkımın pekini iç! Elin ayağın kırılsın!

Güzel anne, pes etme, kızınla savaşmaya devam et, lütfen.

Yahu çocuklarınıza sevgi, şefkat, merhamet öğretin. Evet, çok seviyorsunuz çocuklarınızı; ama bencil sevmeyin. Lütfen, onlara insan olabilmeyi öğretin!

Bu sadece bu olayda hissettiklerimin çok azı.

Düşünüyorum; 6284 sayılı yasayı, İstanbul Sözleşmesi’ni.

Biz çocuklarımıza kitap okumayı bile öğretemiyorken, kalkıp yasaları, sözleşmeleri, haklarını nasıl öğreteceğiz ki?

Aklımda deli fikirler…

Eski yıllara nazaran artık kadınlar bir şekilde polise gidiyorlar. Şikâyette bulunan kadınların bir şekilde iller bazında verileri toplanıyor. Benim de aklıma, acaba yardıma ve desteğe ihtiyacı olan bu kadınlar için destek danışman grupları oluşturabilir mi diye düşünceler geliyor. Seçilecek bu danışmanlara yasalar ile ilgili eğitim verilebilir belki. Bahsettiğim danışmanlar devlet bünyesinde ücretli çalışacak kişiler olmamalı. Erkek değil, kadın ve önemli olan gönüllü olmaları… Yardıma ihtiyacı olan kadınlara, bölgesel olarak bu gönüllü danışmanlarla iletişim kurdurulmalı. Hatta danışmalar karakollarla birlikte çalışmalı. Her mağdur kadının gerektiğinde ulaşabileceği bir polis görevlisi ve yardımcı danışmanı olmalı. Böylece kadınlar bu ağır mücadelelerinde daha güçlü olacaklardır.

Fikrimi okurken bazı insanların çirkince gülümseyeceğini varsayıyorum. İnsan hayatta başına nelerin geleceğini hiçbir zaman bilemiyor. Gülmek yerine bence bir parça duyarlı olmalı.

Ülkemizde de kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla önleyici ve koruyucu nitelikte tedbirlerin alınması için 20.03.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir.

Ben yaşadığım yerde, şiddet görmüş, tehdit alan, yardıma ihtiyacı olan kadınlara gönülden yardımcı olmak isterim. Yasal haklarını onlara anlatabilirim. Bu gönüllü danışmanlar mağdurlara yakın mesafelerde oturmalı. İhtiyaç olduğunda hızlıca her durum için kolayca ulaşılabilir olması da çok önemli bence. Ve eminim ki cesurca gönüllü olacak çok kadın var.

6284 sayılı kanunun yanı sıra ülkemizin taraf olduğu, ‘İstanbul Sözleşmesi’ olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi de, 11.05.2011 tarihinde İstanbul’da imzalanmış ve bu sözleşme ile ülkemiz uluslararası düzeyde kadına yönelik şiddet ile mücadele etmeyi ve bu amaçla ilgili tedbirleri almayı taahhüt etmiştir.

Ailelerine durumlarından bahsedemeyen, bahsetse de destek alamayan kadınların çok olduğunu düşünüyorum. Gönüllü danışmanların yakınlardan çok daha güvenilir olacağını düşünüyorum. Mağdur kadınların danışmanlarla kuracakları iletişimin, kendilerinin ağır sorunlarından fırsat bulamadıkları güçlü yaşamlarının da var olacağını, hayatlarının yönlerini değişebileceği yönünde fırsatları görebilmede büyük rolü olacağına yürekten inanıyorum.

Tabii, bu gönüllü danışmanların bu konuda eğitilmesi, ortak iletişim ve çalışmalarının takibi çok önemli. Nasıl bir sistem kurulur, nasıl bir yol izlenir, bilemiyorum.

Ama ben varım.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar