TOPLUM 

1492, ORTA ÇAĞ AVRUPA’SI, ‘AFRİKALI LEO’ VE GÜNÜMÜZ

1186 yılından sonra kilisenin karar vericiliği bütün Batı Avrupa ülkelerine yayıldı. İncil Latinceydi. Latince, halk tarafından konuşulan bir dil olmadığı için kimse anlamıyordu. Bu nedenle rahipler kiliselerde tanrı buyrukları diye halkın korktuğu ya da kurdukları düzenin devamını sağlayacak vaazlarda bulunuyordu. Özellikle de Yahudiliğin nefret duyulması gereken sapık bir inanç, gerçek tanrıya, İsa’ya karşı lanetli bir inanç olduğunu söyleyip halkı kışkırtmaktaydılar. Polis teşkilatı nerede bir Yahudi görse ya çok kötü davranıyor ya da çok sudan gerekçelerle öldürüyordu.

Engizisyon sürekli halkın inançlarını sorguluyor, Yahudi olduğunu belirledikleri insanları fişliyordu. Yahudilere ne devlet kadrolarında iş veriliyor ne de iş hayatında göz açtırıyorlardı. İspanya’da Endülüs İmparatorluğu’nun çökmesinden sonra Müslümanlar da aynı akıbete uğradılar.

Sadece Yahudi ve Müslümanlar acı çekmiyordu. Batı Avrupa ülkeleri İspanya, Portekiz, İtalya, Fransa ve Almanya’da halk açlık ve yoksulluk içindeydi. Kilise bunun sebebi olarak Yahudi ve Müslümanları gösterip nefreti körüklüyordu.

Kiliseler halktan topladıkları paralarla yarattıkları aşırı zenginleşmiş bir ruhban sınıfı ülkede engizisyon yoluyla terör estiriyor, insanları tanrının gazabıyla korkutarak sindiriyordu.

Kilise ile krallar arasında ortaklık vardı. Krallar kiliselerden icazet alıyordu. Krallar kilise tarafından kutsanmadan görev yapamıyorlardı. Krallar ve kraliyet yönetimleri engizisyon tarafından denetlenir hale gelmişti.

Otorite yokluğunun ve sefaletin hüküm sürdüğü bu dönemde; bilime, kültüre ve sanata olan ilgi azalmış, bu alanlarda da bir geriye gidiş yaşanmıştır.

1492 yılına gelindiğinde İspanya engizisyonu bir karar aldı. Bu kararda Yahudilerin ve Müslümanların ülkeyi terk etmeleri için süre verdi. Bir yıldan daha az bir sürede İspanya’yı terk etmeleri ya da dinlerini değiştirip Katolik Hıristiyanlığı kabul etmelerinin zorunlu olduğu bildirildi.

Bu süre içerisinde dinlerini değiştirmeyeceğini söyleyenler ülke dışına sürülüyordu. Yaklaşık 200 bin Yahudi gemilere bindirilip Atlas Okyanusu’na bırakıldı. Müslümanlar Kuzey Afrika’daki Müslüman ülkelere gitmek istiyorlardı. Ancak bu ülkeler de çok büyük zorluklar çıkardı. Gidenlerin hayatlarında büyük zorluklar yaşandı. Öldürülenlerin dışında hastalık ve beslenme sorunları nedeniyle çok sayıda insan öldü.

(Lübnanlı yazar Amin Maalouf’un ‘Afrikalı Leo’ romanı, o dönemde Müslümanların yaşadıklarını anlatan çok önemli bir eserdir.)

Bu tarihten yaklaşık 25 yıl sonra Batı Avrupa’daki halk kiliseye karşı bir savaş başlattı ve kilisenin egemenliği yıkıldı. Ardından başlayan Rönesans ile Avrupa’da büyük değişim yaşandı. Kültürde, sanatta, bilimde ve toplumsal yaşamda büyük gelişmeler kaydedildi.

Şimdi ise bizim coğrafyamızda 100 yıllık bir aydınlanma devriminin ardından ülkemiz, Batı Avrupa’nın Orta Çağ’ına doğru ilerleyen bir süreçle karşı karşıya…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar