DOĞANIN ÖLÜMCÜL TÜKÜRÜĞÜ
-İZMİR-
Sanatçı ve edebiyatçının görevi, en zor zamanlarda topluma ışık saçmak, karanlığa bir mum yakmaktır. Hayatın da, hakikatin de hep iki yüzü olmuştur. Sanatçı, hayatın ve hakikatin güzel yüzünü görebilendir. Düşmanının bile iyi tarafını görmeye çalışır. Bu düşünceyle diyorum ki insanlığın kurtuluşuna inanmıyorum, belki sanatla yok oluşunu geciktirebiliriz. Bu nedenle yazıyorum. Yaşadığımız acılı günlerimizde insanlığın başına gelen felaketin öteki yüzüne bakmak istiyorum. İnanıyorum ki çoğu insan teselli bulacaktır. Özellikle ezilenler, sömürenler, zulüm görenler, yok sayılanlar, dünya üzerinde bir dikili ağacı olmayanlar, aç bırakılanlar, yersiz ve yurtsuzlar… Ve denilebilir ki can tatlı; ama elle gelen düğün bayramdır. İlk defa bütün insanlık aynı gemide ve gemi su almakta… Yeryüzünün halifeleriyle su alan aynı gemide bulunmak…
Doğa bir tükürükle yeryüzünün akıllı canlısı geçinen insanı perişan etti. Böyle düşman görülmemiş. Herkese eşit davranan, kralları, zalimleri, diktatörleri inlerine sığınmaya mecbur eden, demokratik, hak ve hukuktan ayrılmayan adil bir düşman! Emperyalistleri, kapitalistleri daha çok hırpalayan, insanlığın en adil düşmanı! İnsanları bertaraf edenleri bile bertaraf edebilecek güçte, zenginin parasının derde derman olamadığı, ırk, dil, din ayrımı yapmadan yakaladığını, hırsız yakalar gibi bir daha bırakmayan düşman! Caka satanların cakasını bozan, tanrıya sığınanı tanrının evinde bile enseleyen bir düşman! Böyle düşman, düşman başına!
Aslında acımasızlığıyla dünyayı idare edenlere bir şeyler söylemek istiyor. Ders alınması gerekirken ağlayıp sızlamak işe yaramaz. Biraz daha devam ederse çok saltanatları yıkacak, mevki makamları tersyüz edecek, her canlının önünde sonunda sığınacağı yerin kendisi “doğa” olduğunu hatırlatarak daha fazla tahrip edilmesine karşı öz savunmadır. Uyarıyor ve şöyle diyor:
Ey açgözlü insanoğlu! Ormanları yok ettiniz, petrol kuyuları ile yeryüzünü delik deşik ettiniz, sera gazıyla evreni boğdunuz, dereleri kuruttunuz, denizleri lağım çukuruna çevirdiniz, doymadınız, rant için ağaçları kestiniz, vahşi hayatı tahrip ettiniz, gıdaların geniyle oynadınız, top, tüfek ve bombalarla kuşları, böcekleri, yılanları vs. bütün canlıları düşünmeden öldürdünüz, ozon tabakasını deldiniz, doğayı yok etmeye çalışan açgözlü paraseverler doğanın içinde doğanın bir parçası olduğunuzu unuttunuz! Velhasıl haddinizi aştınız, şimdi bir tükürüğe karşı ayakta duramıyorsunuz. Mademki “düşünen hayvan” olduğunuzu kabul ediyorsunuz, o zaman bunları neden düşünmediniz?