SEN, ÇOCUKSUN!

– ADANA –
Sen, küçücük bir çocuksun kocaman bir lunaparkta. Aklı atlıkarıncada, minik eli annesinin avucunda…
Sen; bayramlarda, göğsünde Atatürk resmiyle şiirler okuyan, aydınlık cumhuriyetin savaşçı çocuğusun…
Yaramaz bir çocuksun, sen; tüm mahcubiyetiyle banyoya koşan, dizleri kan içinde, üstü başı perişan…
Sen, yorgun bir çocuksun; akşam ezanlarına kadar sokaklarda top koşturan, annesinin azarına aldırmadan…
Şanslı bir çocuksun, sen; Noel gecelerinde tüm ailesiyle birörnek giyinmiş, süslü çam ağacının altında hediyesini bekleyen…
Sen, hayalperest bir çocuksun; geceleri babasından masallar dinleyen, odasının tavanı yıldızlarla süslenmiş…
Sen, uslu bir çocuksun; kırmızı pabuçları, beyaz çorapları, örgülü saçlarıyla annesinin dizinin dibinde, misafirlikte…
Kalbi kırılmış bir çocuksun sen, topu olmadığı için oyuna alınmayan… Dünyanın en yalnız çocuğu, mahallenin Robinson’u…
Sen, “Hayatta ben en çok babamı sevdim” diyen çocuksun; babasını eski fotoğraflardan ve mezar taşının soğukluğundan tanıyan…
Yoksul bir çocuksun, sen; çıplak ayaklarıyla yağmur altında üşüyen…
Sen; ikonik bir fotoğraftan fırlamış, çırılçıplak koşan, yanmış, yaralı bir çocuksun, tarihin kirli belleğine kazınan…
Sen, büyüme hayalleri elinden alınmış bir çocuksun; Gazze’de yıkıntılar arasında ağlayan yetim gözyaşlarıyla…
Sen; eli yüzü yağ içinde, ezilmiş, sömürülmüş bir çocuksun, kirli bir dükkânın sefilliğinde…
Kızgın güneşin altında, sen; tarlada, çapada çalışmaktan erken yaşlanmış, derisi kalınlaşmış ihtiyar bir çocuksun…
Sen, apartman boşluğuna atılmış değersiz bir eşya gibi gözden çıkarılmış bir çocuksun, sistemin kendine kurban ettiği…
Tehlikeli bir çocuksun, sen; geceleri duvar diplerinde yatmaya alışmış, uykuları yarım kalmış, tutunacağı hiçbir düşü olmayan…
Sen, ‘öteki’ çocuksun; sürgünlerden yıkımlardan kaçıp gelmiş, hiçbir yere ait olamamış, kulağı hep teneffüs zillerinde…
Sen; şairin, “Seni yalnızlığından tanıdım/ kirpikleri kırık çocuk” dediği hepimizin içindeki çocuksun…
Sen, bizim düşlerimizde büyüttüğümüz en güzel çocuğumuzsun, bizi gelecek güzel ve aydınlık günlere inandıran…
Ve sen, çocuğum, bizim umudumuzsun…