LİRİK MANİFESTO
– ADANA –
Bu, lirik bir manifestodur.
Yüreğimi avucuma aldım, yürüyorum. Ezberlediğim dizeleri bir nehre attım, unuttum. Tutturduğum türküleri bir çınar ağacının gölgesine gömdüm. Tanıdığım yüzleri bir bir çekmecelere kilitledim. Didem Madak’ın dediği gibi, “tehlikeli sayılmam artık, kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum”.
Yakamozlar gözlerimde, düşünüyorum. Belirsizliklerin ve anlamsızlıkların bile belirgin bir anlam içerdiğini sezinliyorum. Hiçliğin varoluşu kutsadığını, billur gözyaşlarının rengârenk sevinçlere gebe olduğunu artık biliyorum. Yalnız ve karanlık gecelerin aydınlığın kucağında eriyeceğinden hiç şüphem yok. Sararıp solmuş yaprakların yepyeni bir özle yeşilleneceğini; doğanın cömert elinin hep üzerimizde olduğunu biliyorum.
Kerbela’da susuzluktan çatlayan dudakların, pınarların başında kana kana su içtiklerini düşlüyorum.
Bembeyaz karın altında cesurca boy veren kardelene özeniyorum. Papatya fallarının masumiyetine inanıyorum. Elden ele dolaşan “yerçekimli karanfil”i kokluyorum. Gülhane Parkı’ndaki “ceviz ağacı”nın heybetine imreniyorum.
Sırrı dökülmüş aynaların, paslanmış ağızların, kir tutmuş yüreklerin, çürümüş zihinlerin, küflü tenlerin, acımış dillerin önünde sonunda kendini yok edeceğini öğrendim, biliyorum.
Şimdi ayak basılmamış bir yolun en başındayım. Tüm çıkmaz sokakları haritamdan sildim. Yeni rotalar, yeni rüzgârlar, büyük umutlar peşindeyim. Nereye mi gidiyor bu gemi?
Rotası olmayan bir gezgin değilim; yolum, izim belli. Kaybolmaktan korkmuyorum; düşüp yaralanmaktan, kanamaktan ve acımaktan hiç çekinmiyorum. Talimliyim dünyanın acısına, kederine.
Sırtımı kamburlaştıran yüklerimi yollara serpiyorum. Her bir adımda daha dinç, daha hafif ve daha cesur ilerliyorum. En uzak menzile demir attım. Yüreğim avucumda… Kör topal, ağır aksak da olsa o limana ulaşacağım, inanıyorum.