HAFIZANIN ÇEKMECELERİ
– ADANA –
“Ne istersiniz benden/ bilmem ki hatıralar/ gelir gelmez sonbahar?” – Cahit Sıtkı Tarancı
Hafıza ağır bir yüktür. İnsan ne zaman hatırlamaya çalışsa, anılarına tutunsa, belleğinin derinliklerine inip o kör kuyudan hatıralarını çıkarmaya koyulsa; omuzlarına büyük bir yük çöker. Beden ağırlaşır, hayat anlamsızlaşır. Gelecek ve geçmişin “şimdi”deki anlamı kaybolur.
Hatırlamak bir eziyettir insana. İnsanın özgürleşmesi ve “an”da kalabilmesi için tüm yüklerinden, yani tüm kötü anılarından kurtulması gerekir.
Haydi, bir söz verelim kendimize. Tüm kötü anılardan, çirkin sahnelerden, yorgun zamanlardan, ruhu çürümüş insanlardan, dili çatallı şeytanlardan kurtulalım. Sözleri zehirli, gözleri lanetli, kalpleri mühürlü insanlardan uzaklaşalım. Bizi, yemyeşil bir ormanın huzuruna kavuşturacakken koyu karanlık dehlizlerde boğanlardan sıyrılalım. Sadece kendi varlığını gören körlerden; dünya, sadece kendi sığ dünyasından ibaretmiş gibi davranan hastalıklı zihinlerden koşar adım uzaklaşalım.
İncelikle uzattığımız zeytin dalını kırıp atan kokuşmuş ruhları gömelim toprağın altına. Kendi hastalıklarını bize bulaştırmadan, en çiçekli yanlarımızı soldurup öldürmeden kurtulalım onlardan.
Bu yaşam tek ve değerli… Biz değerliyiz. Yaşamın hiçbir an’ını yeniden yaşamak mümkün değildir.
Haydi, hafızamızın çekmecelerini en güzel ve rengârenk anılarla dolduralım. Zihnimizdeki tüm fotoğrafları renkli çerçevelerde saklayalım.
“Hayat kısa, kuşlar uçuyor…”
Biz, hep bizi doruklara çıkaracak “uçuş”u hatırlayalım.
Belleğimizin çiçekli vazolarla dolması dileğiyle…