YAŞAM 

UMUT AVI

Onca fotoğrafın, onca acının, onca insanın içinde tek bir umut, tek bir umut ışığı…

Steinbeck’in ‘Gazap Üzümleri’ kitabından kalp parçalayıcı şu satırları hatırlayarak:

Gece karanlıkta ortalıklarda olacağım, anne. Bakabileceğin her yerde olacağım. Aç insanların karnını sayesinde doyuracağı bir kavga varsa, ben orada olacağım. İnsanların çaresizlikten çılgına dönüp haykırışında ben olacağım. Bebeklerin açken akşam yemeğinin hazır olduğunu bilip gülüşlerinde ben olacağım. Ve insanlar kendi yetiştirdiklerini yiyip kendi yaptıkları evlerde yaşadıkları zaman ben orada olacağım.

Her alevin içinde tek bir hayvanın hayata dönüşünü izleyebilmek; sulara kapılmış bir bebeğin günler sonra nefes alışını görebilmek; küle dönmüş bir ormanda yeniden filizlenmeye çalışan bir papatyayla karşılaşmak; günlerdir yaşanan onca şeye rağmen bir Yörük çadırında yemek yapan bir kadını görebilmek…

Bir nevi umut avı!

Klavyede en doğru harfleri bulmaya çalışırken arkadan gelen bir klasik müzik sesi. Fonda ‘Schindler’in Listesi’. Kemanın teline her vurulduğunda filmdeki sahnelerin, yaşanan onca şeyin yanında az bile kaldığı gerçeği. “Dünya, güzel bir yerdi. İnsanlar, bir arada mutlu yaşarlardı.” girişi ile başlayıp gelişme bölümünde birden her şeyi yerle bir eden şeyler. Savaşlar, diktatörler, hırs taşıyıcıları, önlerine hangi kötü sıfat gelirse gelsin uyumsuzluğa asla düşmeyen sıfat sahipleri. Kemanın telleri ile yüzleşmesi. O ilk giriş kısmındaki gibi tellere dost olmaması. Keman, bir fotoğraf makinesi sanki… “Bak, böyleydik. Şimdi böyleyiz. Al, gör.” cümlesini kuruyor telleri.

Umut, yolculuk için davetiyeleri adreslere göndermeye devam etmekte…

Savaşın, kargaşanın, huzursuzluğun olduğu yerlerde daha çok konuşuluyor umut. Gecen senelerde, Afganistan’da tahliye uçaklarına canını pahasına binmeye çalışan insanlarda. Uçağın herhangi bir yerine, gerekirse kanatlarına. Gerekirse ölüm pahasına… Bu senelerde yine savaşın olduğu ülkelerde.

Umut, bazıları için sadece para!

Evleri zarar görenlere yardım götüreceği yerde, selde zarar görmüş arabaları ucuza satın almak peşinde koşan sözde umut avcılarında. Umut avcıları, afetleri bile çıkarlarına döndürmekte usta.

Anlamını günden güne yitirse de, umut hep bir çocuğun her şeye rağmen gülen gözlerinde. Hem de her şeye…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar