ŞEHİR GÖRÜNÜMLÜ TAŞRADA AKŞAMÜSTÜ

-AYDIN-
Akşamüstü serinliği hâlen var. Ne vefalı şu ağaçlar. Kesilen her arkadaşlarının yerine de nefeslerini çoğaltıyorlar sanki. Bizim için. Güneş hazırlanıyor yine vedasına. Zakkumlar en çok güneşle anlaşıyor. Sessiz bir anlaşmaları var. İmza tarihi olmayan… Işığını nasıl görürler su gibi yoksa?
Erol Ağabey geçiyor sokağın karşı kaldırımından; elinde yıllardır tuttuğu kâğıtlarla. Milli piyangocu Erol Ağabey… Bu taşrada herkes onu tanıyor. Bir yemekte, bir kafede, bir bankta, bir bankada, bir sırada, bir mutlulukta, hatta bir hüzünde var onun sesi: “Büyük ikramiye yarın çekiliyor!”
“Bu şehir görünümlü taşranın kazananı kim oldu, Erol Ağabey?” diye sormak istiyorum bir gün. Ne ki Erol Ağabey hep çok hızlı yürüyor. Saatlerce, günlerce ve yıllardır.
Bu aralar sahildeki sandalyeler de çoğaldı. Kareli örtülerle masalar kuruyor insanlar. İki portatif sandalyeye bir termos ve biraz abur cubur düşüyor. Evden geliyor. Çaylar akşamüstü servis edilmiyor artık kafelerde. Ucuz olan her şeyden kaçıyor şehir; ucuz olan her şeyi küçümsüyor satanlar.
Kestaneci Halil Amca’nın tezgâhı boş… İnatla, “Kışın çalışırım ben sadece” diyor. Şehrin dörtte üçü yazın erken kalkarken üçte birinde kalmaya ant içiyor. Verilen sözler de tutulmuyor ki artık. Attığı sözü yerden kimseye çaktırmadan alıp cebine koyan ne çok insan var. Halil Amca da mısıra döner belki yazları. Kimse kınayamaz.
Kınamak da zaten başka başka sözlerin arkasından kendini gösteriyor. Canımlı cicimli, hayatımlı ve gülümlü iltifatların arasında “Ben de varım” diye endamını belli ediyor. Gül gibi insanlar var bu şehirde, gül kadar masum çocuklar var bu şehirde, güller betonların altında kalsalar da…
Bir cenazede omzuna dokunuyor bir el, en sevdiğini kaybeden bir anneye. Bir söz duyuluyor helallikten sonra: “Allah sevgisi kadar sabrını versin!”
Sevgisi çok bu şehrin, kötülükleri de. Zor zamanları da… Geçip gidiyoruz işte her şehirde olduğu çizgide. Sağa sola dönenleri çeviriyor, kimileri sevgisi kadar ya da sabrının bittiği yerde siliyor adını. Bir daha hiç hatırlamayacak kadar…