YAŞAM 

‘BENİM DÜNYAM, BENİM; SİZİN DÜNYANIZ, SİZİN!’

Gece sessiz, parkta hiç çocuk yok. Bir kadın var. Sesini tüm dünyaya bağırmak istiyor: “Benim dünyam, benim; sizin dünyanız, sizin!

Bir kez daha haykırıyor: “Benim dünyam, benim; sizin dünyanız, sizin!

Her gece aynı çocuk parkında, aynı acıyla…

Odamın penceresini açıp “Sana yardım etmek istiyorum” demek geliyor içimden. Çıkamıyorum. Yardımcı olabilecek birilerini arıyorum. Geliyorlar. Bir neden bulamıyorlar ona yardımcı olmak için. Dünyasını farklı kılan her neyse onunla baş başa bırakıp sirenleriyle ayrılıyorlar parktan.

Aklıma Mine Söğüt’ün kitabındaki Sevim Teyze geliyor. Beş Sevim Apartmanı’nda yaşayan Sevim Teyze… Küçük yaşta evlendirmişler Sevim Teyze’yi. Beş oğlan çocuğu doğurmasını emretmiş kocası. İsimleri şunlar olacak demiş: Yasin, Murat, Mehmet, Ali, Kadir. İlk çocuğuna hamile kalmış Sevim Teyze. Kadir geliyor diye diye sevinmişler. Doğum günü geldiğinde, Sevim Teyze evde tek doğurmuş, kocası da kahvede dokuz doğurmuş. Kız olmuş bebek. Doğumda onca acıya katlanıp bayılmayan Sevim Teyze, kız doğurduğunu duyduğunda oracıkta bayılmış. Kocası, evin altını üstüne getirmiş sinirinden. Bir kez bile bakmamış kızının suratına. Sevim Teyze de… Adını Sevim koymuş kızının. O gençlikle, o üzüntüyle bebeği ile hiç ilgilenmemiş. İki hafta sonra ölmüş bebek. İkinci bebeğin artık erkek olması gerekiyormuş. Gitmediği türbe, ziyaret etmediği hoca kalmamış, sular içmiş okunmuş. Varını yoğunu bir erkek doğurmaya harcamış Sevim Teyze. İkinci bebek kız, üçüncü kız, dördüncü kız, beşinci kız doğmuş. Hiçbiri yaşayamamış. Kocası ölünce Beş Sevim Apartmanı’ndaki evlerinde yalnız yaşamış Sevim Teyze. Evdeki beş kedisi ve sokaktaki yüzlerce kedisiyle… Her sabah sokaktaki kedilere yemekler hazırlamış bıkmadan usanmadan. Evdeki beş kedisini misafirliğe giderken yanında özel olarak yaptığı çantanın içine koyup götürmüş. Yıllarca, uzun yıllarca… Bir gün evden çıkıp gitmiş Sevim Teyze. Komşular çok merak etmiş, sokaktaki evlat edindiği kediler de… En sonunda eve polis getirip açtırmışlar kapıyı. Mis gibi çiçekler, tertemiz koltuk örtüleri, danteller olduğu gibi duruyormuş. Sevim Teyze evde değilmiş. Aynı günün akşamında, İstanbul’da meşhur bir türbede, bir kadın, türbenin kapısında ölü bulunmuş. Ölü vücudunun üstünde beş kedi. Hepsinin adı Sevim…

Benim dünyam, benim; sizin dünyanız, sizin!” diye bağıran o parktaki kadın bana Sevim Teyze’yi hatırlatıyor. Kim bilir, hangi apartmanın hangi dairesinde benzer bir hayatı oldu. Oldu da, kendini gecenin ayazında, bir kara kışta kendini oraya attı. Hem de her gece…

O kadınla, Kuşadası sahilindeki o tenha parkta bir gece karşılaşabilirsiniz. Size farklı gelebilir. Lütfen unutmayın: “Onun dünyası, onun; sizin dünyanız, sizin…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar