SAFARİDEKİ ZEBRA VE DEMOKRASİ
-ADANA-
Şimdi, “Safariyle ve zebrayla demokrasinin ne ilgisi var?” diyeceksiniz…
Hani bir hikâye vardır.
Zengin Avrupalı, Afrika’ya safariye gitmiş.
Bir zebra vurmak istiyormuş. Zebranın o güzel siyah beyaz çizgili derisini şöminesinin önüne serecekmiş.
Yerli rehber ile ava çıkmışlar.
Sürüden ayrı otlayan güzel bir zebrayı gözüne kestirmiş, tüfeği doğrultmuş ve ateş etmiş.
Tüfeğin patlaması ile birlikte zebra sürüsü dağılmış ve hızla koşmaya başlamış. Bizim Avrupalının ateş ettiği zebra da sürüyle beraber kaçıyormuş.
Avrupalı avcı tüfeğini zebraya doğru tekrar doğrultmuş, tam ateş edecekken rehber engel olmuş, “Dur,” demiş, “Ne yapıyorsun? Deriye zarar vereceksin!”
Avcı telaşla, “Görmüyor musun, vuramadım galiba; ölmedi! Koşuyor! Kaçıracağız!” diye bağırmış.
Yerli rehber gülümseyerek avcıya bakmış, “Merak etme,” demiş, “o öldü ama farkında değil. Az sonra yıkılır.”
* * *
Günümüzün seçimlerine, seçmenlerine, verilen oylara ve demokrasinin durumuna bakıyorum da bazen…
Günümüz demokrasisini, safarideki avcının ateş ettiği zebraya benzetiyorum. Belki çoktan öldü ama haberi yok, hâlâ koşmaya devam ediyor.
Bizler de koşarken gördüğümüz için onun yaşadığını sanıyoruz.