EKONOMİ POLİTİKA TOPLUM 

INSTAGRAM, HÂLÂ AYNI INSTAGRAM MI?

2000’li yılların ortalarıydı. Cep telefonları iyice yaygınlaşmış, bazı insanların elinde ufaktan ufaktan akıllı telefonlar görmeye başlamıştık. BlackBerry’ler “business” arkadaşlarımızın vazgeçilmezi haline gelmiş, ellerinden düşmez olmuştu. Çünkü BlackBerry ile sadece masalardaki bilgisayarlardan erişilebilen e-mail, cep telefonlarına girmiş, işler ve ofisler eldeki akıllı telefonlara taşınmıştı. İş insanları artık telefonla sadece konuşmuyor, gelen e-mailleri okuyor, cevaplıyor, yeni mailler yazıyor, ofis dışındaki her ortamda işine devam ediyordu.

İşte o zamanlardı… Tamamı iş adamı 25-30 kişinin yer aldığı bir eğitim toplantısına katılmıştım.

Eğitimi o tarihlerde 40-45 yaşlarında bir kadın veriyordu.

Bildiğimiz okul, ders düzeni gibi değil de daha çok bir sohbet ortamındaki toplantıydı. Katılımcılar bir yandan anlatılanları dinliyor, bir yandan da sorular soruyor, bazen karşılıklı tartışıp fikir alışverişinde bulunuyordu.

Benim yanımda da Adana’nın en büyük sanayi tesislerinden birinin genel müdürü olan bir arkadaşım oturuyordu. BlackBerry’si sürekli elindeydi ve gelen mailleri okuyor, cevap veriyor ya da yeni mailler yazıyor, işi bitince telefonu geri masanın üzerine koyuyor, dersi dinlemeye devam ediyordu.

Salona baktığıma birkaç iş adamı daha aynı durumdaydı. Ellerinde BlackBerry’leri, sürekli bir şeyler okuyup yazılıyorlardı.

Eğitimi veren kadın bir ara yanımdaki arkadaşıma döndü, “İsterseniz mesajlaşmalarınızı toplantı sonrasına bırakın,” deyip sonrasında da salona dönüp neşeli ve imalı bir ses tonuyla, “ah siz erkekler,” dedi, “fırsatını bulur bulmaz mesajlara sarılıyor, kim bilir kimlerle mesajlaşıyorsunuz. Sizi gidi siziiii!..

Eğitimci hanımefendi belli ki cep telefonlarının sadece konuşulup SMS atılan döneminde kalmıştı ve cep telefonlarında başlayan yeni dönemden bihaberdi.

O günün üzerinden yaklaşık 20 yıl geçti. Cep telefonları değişti, önce akıllı telefona, sonrasında da bilgisayara, video kameraya, müzik setine, radyoya, televizyona ve envaiçeşit başka alete dönüştü.

Bu değişim sadece telefonlarda mı oldu?

Tabii ki hayır!

Dijital teknolojilerin gelişmesi ve yüksek hızlı internetle birlikte Facebook, Twitter, YouTube, Instagram ve daha onlarca yeni uygulamayla da tanıştık. Artık çoluk çocuk hepimiz bilgisayarımızdan ya da akıllı telefonlarımızdan bu uygulamalara giriyor, zamanımızın çoğunu bu platformlarda geçiriyorduk.

Artık “sosyal medya” ile tanışmış, tanışmakla kalmayıp ilişkimizi kısa bir zamanda çok ileri seviyelere taşımıştık.

Facebook’ta “dürtme” geyikleri ile başlayan sosyal medya muhabbetleri yerini arkadaşlarla yenen yemek fotoğraflarına, sosyal ve siyasi ahkâmlara bırakmıştı.

Instagram’la birlikte de iş çığırından çıktı!

Tatil fotoğrafları, doğum günü fotoğrafları, yiyecek içecek fotoğrafları, restoranlarda yenen yemekler, barlarda içilen içkiler…

Dağ taş “paylaşım” ile dolmuştu!

Bizim paylaşım “hastaları” gece gündüz laylaylom paylaşım yaparken öte tarafta başka bir şeyler olmuş, bu platformlar ciddi birer iş alanı haline gelmişti.

Artık kenar mahalledeki ilkokul mezunu bir teyze çektiği yemek videolarını Instagram’a, YouTube’a yüklüyor ve on binlerce, yüz binlerce kullanıcı tarafından takip ediliyor, ilgiyle izleniyor ve kendince güzel bir gelir de elde ediyordu. Bir ev hanımı evinde ürettiği ürünleri Instagram üzerinden satıyor ve aile bütçesine katkının çok ötesine geçip ciddi paralar kazanıyordu. Yüz binlerce lira para kazanan Influencer’ları, büyük şirketlerin bu platformlar için yaptıkları milyonlarca dolarlık özel yatırımları söylemeye gerek var mı bilmiyorum.

Tüm bunlar nereden geldi aklıma?

Devletin önceki gün mahkeme kararı bile olmadan Instagram’a erişimi durdurması, bana 20 yıl önce iş adamlarına eğitim için gelen eğitimci kadını hatırlattı.

O eğitimci, nasıl cep telefonu teknolojisindeki ve kullanımındaki gelişmelerden bihaber yaşayıp gidiyorsa bilgi teknolojilerini yöneten insanlar da tam tamına aynı yerdeydi; Instagram’ı hâlâ laylaylom fotoğrafların paylaşıldığı bir “yer” sanıyor ve “Bir iki gün kapatsak bir şey olmaz” diye düşünebiliyordu.

Oysa öyle olmadığı çok sürmeden ortaya çıktı. Instagram’ın kapanmasının üzerinden birkaç saat geçmişti ki bunun e-ticarete günlük faturasının 1,9 milyar lira olduğu haberini okuduk.

Böl 24’e; saatte yaklaşık 80 milyon lira!

Bilgi teknolojilerini yönetenler artık çok büyük bir ekonomiyi de yönettiklerinin farkında ve bilincinde mi acaba?

Bunun farkında ve bilincinde olup da bu işleri yapıyorlarsa… Kötü.

Bunun farkında ve bilincinde değillerse… Yine kötü.

Peki, hangisi daha kötü?

Bu iki seçeneğin arasında seçim yapmak zorunda kalmak ise… O daha da kötü.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar