EDEBİYAT 

YILDIZLARDAN SELAM GETİREN KARANFİL KOKUSU

Genç Yuka bitkisinin güzelleşmek için harcadığı çabayı gördüğümde baharın gelişine yormuştum önceleri. Karantina günlerinden on gün önce başladıkları, bir aydan fazla yağmur ve rüzgâr yemiş, bir traktör dolusu toprak yığınını bahçeye yaymak bir hayli uğraştırdı oğullarımı. Bahçenin güneye bakan tarafına envaiçeşit çiçekler ve kokulu karanfiller diktiler. Aslında bahçenin çiçeklerle bezenmesinin iki gün sonrası idi Yuka bitkisini fark edişim. Alt yapraklardan birini karşılıklı olarak içe doğru kıvırıyor, ertesi gün salıyordu. Böylece alt yapraklar kabarık salınıyordu toprağa. Bahar sevincine yorduğum işin aslının, yukarı doğru büyümek ve uç yapraklarını uzatmak için yaptıkları bünyesel bir çaba olduğunu kavradım.

Karanfillerin dikildiğinin ikinci günüydü. Eğilip kokladığımda karanfil kokusu şefkat ve özlemle birlikte içime doğru uzanırken kulağıma Yunus Emre’nin dizeleri fısıldandı 13’üncü yüzyıldan: “Ölür ise ten ölür/ canlar ölesi değil”… Yunus’un sesi ve karanfillerin kokusu arkası arkasına çağrışımlar getirdi. Oğullarıma dedim ki: “Babaanneniz karanfil kokusunu çok severdi”… Yunus Emre’nin şiirlerini annemden öğrendiğim geldi sonra aklıma. “Bir ben vardır bende/ benden içeri” diyen mısraları… Asırlara seslenen sözlerinin insan olmanın “toplumsal olmak” demek olduğunu, insanın iç aydınlığına vurgu yapan ölümsüzlük çağrısını… Yüreğimin içine dolan sevgi ve özlem çağrısının kanıtı gibi geldi Yunus’un dizeleri: “Hızır ile İlyas/ abıhayat suyu içti/ onlar bugün yarın ölesi değil”…

Ülkemizin ve dünyanın salgın hastalık koronavirüs sınavına çekildiği günlerin içimizde yaşattığı korku, yalnızlık, belirsizlik ve güvensizlik ortamı! Bugünleri sağlıklı bir şekilde atlatabilmek için gerekli olan; iç disiplin, aydınlanmış yürekler, acıyı ve sevinci paylaşmayı bilen gönüller. Acı çekenlerin çığlıklarını duyduğumuzu hissettiğimizi gösterebilme becerileri ve eylemleri… İhtiyacı olanlara uzanan elimiz, kucaklayıcı dilimiz…

Bizler bilmesek de doğanın kucaklayıcı gücü, göremediğimiz ama hissettiğimiz etkisini üzerimizde gezdirir. Kimi zaman rüzgârın esintisiyle kimi zaman bir ağacın uğultusuyla; bir kar tanesinin sevinciyle, bir köpeğin havlamasıyla…

Denize doğru koşan martıların gökyüzündeki sevinç çığlıkları bana da selam getirdi karanfil kokusuyla birlikte. Yıldızlardan…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar