EDEBİYAT 

YALNIZLAŞAN KENTLER VE ŞAKIYAN SERÇELER

Bir kentte hayran kaldığın şey, onun yedi ya da yetmiş yedi harikası değil; senin ona sorduğun bir soruya verdiği yanıttır. Ya da onun sana sorduğu ve ille de yanıtlamanı beklediği sorudur.” – Italo Calvino / ‘Görünmez Kentler

İnsanlık âlemi, koronavirüs salgınıyla bilimsel çareler ışığında çabalamayı sürdürürken evde kalmanın önemine vurgu yapılıyor. Kentlerin caddeleri ve sokakları insansızlaşmaya başlayınca ışıltılar azaldı, büyü kayboldu. Yeni ışıltılar, yeni sesler, salınan güzellikler sergileyen ağaçlar ve kuşlar ruhumuzun kapısını çalıyor. Yeni yeni ötmeyi ve uçmayı öğrenmeye başlamış yavru bir serçenin sesini duyunca izlemeye başladım. Benim onu seyrettiğimi anlayınca hemen kendisi gibi çok genç bir ağacın sık yapraklarının ardına saklanıp ötüyor, oradan başka bir yöne kanat çırpıp saklanıyor, yeniden ötüyordu. Tıpkı yeni emeklemeye başlayan bir çocuk gibi oynamak istiyordu benimle. Ben de onun isteklerine uyup dalların arasında gezdirdim gözlerimi. Kendimizi korumak adına evde kalmak, aynı zamanda sevdiklerimizi ve diğer insanları da korumak olduğu anlamına geliyor.

Bu zor günler geçtiğinde hayatta kalanlar bugünleri ve koşulları anlatacakları kitaplar yazacaklar, sanatın her dalından eserler yayınlanacaktır mutlaka. İletişim çağının en iyi örnekleri, gelecek yüzyıllara taşınacaktır. Bizler geçmişin salgın hastalıklarını ve büyük savaşlarının tarihini okuduk ve kısıtlı da olsa fotoğraflarını gördük. Bu yüzyılın en önemli mirası ise canlı ve sesli kayıtların geleceğe aktarılması olacaktır diye düşünüyorum. Bizim zamanımızda hayal gücüyle anlattığımız geçmişin öykülerini ve sinema uygulamalarını, geleceğin sanatçıları daha da ilerlemiş teknolojinin ışığıyla belki de paralel evrenlerin birbirleriyle kıyaslamasını birebir gösterecekler. Kim bilir! Bizlerin geleceğe taşıdığı her türlü insan yapımı aktarımların önemini ise en iyi, hayal gücünü kullanabilen insanlar tasarlayacaklardır.

İçinden geçtiğimiz zorlu günleri kendimizi daha iyi tanımak için farklı uğraşlarla geçirmeye özen gösterip umutsuzluğa kapılmayalım. Gerçeği görmek, yeni yaşam biçimleri geliştirmek gerekiyor. Elbette sigortası dahi olmadan çalışıp şimdi de işsiz kalmış insanlarımızı, kirasını bile ödeyemeyecek durumda olanlarımızı unutmuyoruz. Ülkemiz insanlarının dayanışma ruhu en büyük umut kaynağımızdır. Yeter ki sağır ve dilsiz olmayalım. Yan komşusundan bihaber olanlardan değil, paylaşımcı olanlardan olalım. Her gün yeniden doğan güneş yeni umutları da beraberinde getirir.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar