TOPLUM 

MEHMETÇİKLERİMİZİ UĞURLARKEN

Balkonumuzun köşesinde kendiliğinden filizlenip çıkmış, günden güne boy vermiş bir kayısı ağacımız oldu. Geçtiğimiz bahar ilk defa çiçek açtığında meyve de verir mi acaba diye çok gözledim; ama o serilip serpilip salınmaya devam etti. Anladım ki başka baharları bekleyeceğim.

Bahçemizdeki ağaçların hepsinin yapraklarının rüzgârlarla ve soğuk havaların etkisiyle teker teker döküldüklerini gözlemlemiştim. 10-15 gün önceydi, çamaşır sermek için balkona çıktığımda kayısı ağacına gözüm kaydı. Benim nazlı kayısı ağacımın kuru dallarından birisinde inatla tutunmuş bir yaprak kalmıştı. Durup seyrettim onu. Denizden gelen bir rüzgâr esintisinin yaprağı titrettiğini ve sonra da yere düşüşünü izledim. Nedense içime bir burukluk çökmüştü. Sonra kendi kendime nasılsa baharda yine yeşerip çiçek açacak diye kendimi teselli ettim.

İdlib şehitlerimizin haberi duyulduğunda kara bir gölge içimi dolduruverdi. Ellerimle yüzümü örtüp “Eyvah!” diye geçirdim içimden. Şehitlerimizin evlerine ateş, anaların babaların yüreklerine kor düştü diye geçirdim aklımdan. Kayısı ağacının meyve veremeden düşen yaprağını anımsadım! Ateşi biliriz; ama ateşte yanmanın ne demek olduğunu ancak ateşte yananlar anlar. Şehit ailelerinin yürekleri yanarken bedenleri tiril tiril titrer! Neden mi? Hem soğuk hem sıcak yakar insanı. Şehit babasının metanetli görünmek için harcadığı çaba, “Başınız sağ olsun” sözcükleriyle dağılıvermişti. Şehit annesinin ölüme inat kızgınlığından asker selamı vermesi ise ayakta durabildiği son gayretiydi.

Türk milleti acısını öfkesini kırgınlığını saklı tutarak ama şehitlerine sonuna kadar da kucak açarak vedalaştı kınalı kuzularıyla. Bir şehit kanı toprağa düştüğünde, hiç haberi olmayanların dahi gönüllerine hüzün yerleşir. Hüzün, bilmediğimiz bir şeyden duyulan bir duygu olduğundandır da o yüzden. Üzüntü ise bildiğimiz bir nedenden ötürü hissedilen bir şeymiş.

İnsan, bir şeye çok üzüldüğünde ya da bir şeyden utandığında elleriyle gözlerini ve yüzünü örter! Sadece gözlerini değil, neden yüzünü de örter diye çok düşündüm! Acı çekerken hem korkarız hem de görünmek istemeyiz. Ağlamak için bile yatağımıza girip yorganı başımıza çekeriz. Saklanırız! Ülkemiz, ardı ardına gelen şehit haberleriyle hem korktu hem kızdı hem üzüldü hem şaşırdı hem de yetkililere kırıldı. Kırıldık; çünkü bu ülkeyi yöneten en üst makamlarda oturanların iki gün boyunca ne seslerini ne de yüzlerini görebildik. Kırıldık; çünkü şehitlerimizin sıradanlaştırılması korkusuna kapıldık.

Başka bir ülkenin topraklarında canını ve kanını bırakan aziz şehitlerimizi getirip vatanımızın kara bağrına emanet ederken son görevimizi yerine getirip helalleştik.

Uğurlar olsun yiğit Mehmetçiklerimiz, hakkınızı helal ediniz, bizim bir hakkımız varsa eğer o da sizleri unutmayacağımız olmalıdır. Tüm şehitlerimizin aziz hatırları karşısında saygıyla ve minnetle eğiliyor, ailelerine Allah’tan sabırlar diliyorum. Başımız sağ olsun.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar