IŞIK PRİZMASI
-İZMİR-
Tepelerdeki evimizden Aliağa’ya doğru yokuş aşağı yürüyerek sahile indiğim günlerden biriydi. Hem denizi hem de park ve bahçeleri izleyerek kendi başıma yürümeyi, düşünmeyi, kafamda cümleler kurmayı çok seviyorum. Yalnız yürümek, insanın etrafında olan biten her şeyle gönül bağı kurmak, aradaki mesafeleri kaldırmak, kendinle ve etrafındaki her şeyle bir olmak demektir. İşte, böyle günlerden biriydi; karınca ile kulağakaçanın mücadelesine şahitlik ettiğim.
Güçlü çenesinden başka savunması olmayan küçücük bir karıncayla, ondan hem cüsse olarak hem de korunma kalkanları açısından kıyaslanamayacak kadar donanımlı kulağakaçanın ölüm kalım mücadelesini izlemek bana verilmiş bir görevdi adeta. Tam orta yerinden yakalanmıştı hor gördüğü karıncaya kulağakaçan. Kıvrılıp bükülüp karnının altındaki kıskaçlarla iğnelemeye çok uğraştıysa da karıncanın çevik ve akıllı hamleleriyle baş edemeyip, bir zaman sonra da kendini teslim etmişti küçücük karıncaya! Ben bu mücadeleyi sonuna kadar izledim ve hayretler içinde kaldım. Onları ilk gördüğümde, karınca için üzülmeye başlamıştım ki karınca hamlesini yapıp yakalamıştı günlük yiyeceğini ve o an da karar vermişti avını kolonisine götürmeye.
Karınca ile kulağakaçanın hayatta kalma mücadelesini yazarken çocukken izlediğim bir filmi anımsadım. ‘Atçalı Kel Mehmet Efe’ filminde hiç unutamadığım o sözler şöyle çıkmıştı gariban köylü çocuğu Mehmet’in ağzından: “İmkânsızı mümkün kılcem!”
İmkânsızı mümkün kılmanın ancak irade kullanımıyla olabileceğini ileriki yıllarda öğreneceğim ve kahraman bir karıncanın öyküsünü anlatacağım hiç aklıma gelmezdi.
Tıpkı prizmaya çarpıp kırılan beyaz ışığın, prizmanın ufacık yön değişimi ile yansıyan ışığın renklere ayrılıp sıralanması gibiydi hayat. Türlü zorluklarla karşılaşırız, çaresiz kaldığımız anların aslında birçok ihtimali olabileceği gibidir karar vermek. Çaresizlik, deneyip göreceğimiz olumsuzluk ya da olumluluk sonucunu denemediysek eğer mahkûm olmuşuzdur zaten. Buna “çoklu olasılıklar” deniyor kuantum fiziğinde. Biz buna “seçim hakkını kullanmak” deriz! Denemeden bilemezsin!