YAZIK OLMASIN ADANA’YA!

-ADANA-
Geçen hafta Adana Valiliği tarafından tam 3 gün süren bir etkinlik yapıldı. ‘Adana’nın İmajı: Doğru İletişim, Etik Habercilik ve Dezenformasyonla Mücadele’ konulu bir seminerdi bu.
Adana’nın imajını güçlendirmek, şehri doğru ve etkili iletişim yöntemleriyle hem ulusal hem de uluslararası düzeyde daha iyi tanıtmak, ilin sahip olduğu güzellikleri ön plana çıkarmak, kentle ilgili olumlu haberlerin artmasını sağlamak, dezenformasyonla mücadele etmek ve Adana’nın marka değerini yükseltmek amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarının basın ve halkla ilişkiler birimlerinde çalışan personel ile yerel basın mensuplarına yönelik gerçekleştirilen seminerlerde alanında uzman akademisyenler ve medya yöneticileri tarafından çeşitli sunumlar yapıldı.
İyi niyetinden dolayı bu etkinliği düşünen, emeği geçenlere teşekkür ederiz. Şüphesiz önemli ama bu sorun kentin tüm dinamikleri bir araya gelmeden çözülemez.
Yıllar önce özel halk otobüsü sürücülerinden biri, şehir içi ücretsiz seyahat hakkına sahip olan bir şehit anasını araçtan atmıştı. O sürücüye ceza verildi ve her şey unutuldu gitti. Kapısı açık otobüsten yolcu düşüp öldü bu şehirde. Duraklarda bekleyen yaşlıları görünce durağa yanaşmayan, trafiği kilitleyen, durak harici yolcu alan bu otobüs ve dolmuşlarla mı kentin imajı kurtarılacak?
Kullandığı uyuşturucu etkisiyle yolcu durağına dalıp 2 kişiyi öldüren, 5 kişiyi yaralayan dolmuş şoförünü hatırladınız mı? Güzergâh ihalesi nedeniyle Sarıçam’da az kalsın kan gövdeyi götürüyordu. Önü kesilip kurşunlanan şoförler, başka saldırılar…
Geçtik bunları da kaldırımda yürürken arkanızdan korna çalıp yol isteyen, yaya geçitlerini kullanan, ters yönden giden, trafik güvenliğini tehlikeye atan, parklarda bile insanların arasından hızla geçen motosiklet sürücülerine bile gücü yetmiyor kimsenin. Abartı egzozlar, korkunç bir gürültü kirliliği ve kurye kılığına girmiş torbacılar cirit atıyor dört bir yanda.
Biz, bu kentin imajını nasıl kurtaracağız? Güney mahallelerinin birinde çekilmiş bir görüntü vardı. Adam tablaya et asmış satıyor. Sakalı göbeğinde uzun entarili bir adam o tablanın başında duruyor ve etrafta peçeli, çarşaflı kadınlar. O fotoğrafı bilmeyen birine gösterseniz burası Afganistan mı, Pakistan mı, yoksa Adana mı bilemez.
Şehrin göbeğinde egzoz gazları arasında kaldırım ortasına kadar işgal etmiş unlu mamul satıcılarının üstü tozla kaplı tatlı tezgâhlarında sıraya girenler… Lüks ve marka mekânların olduğu caddelerde de adamlar kaldırıma oturma grubu atıyor.
Peki, işgal altındaki parklara ne demeli? Yakışıyor mu bu kente?
Kentin göbeğinde adım başı seyyar satıcı… Toplu olarak onlara bir yer gösteremiyor musunuz? Bu çok mu zor?
Kasaplar çarşısı kokuyor resmen. İçinden geçenin burnunun direği kırılıyor.
Allah aşkına, bir tane cadde gösterin üstünde işgal olmayan.
Adana’nın en elit bölgesine göz göre göre 32 katlı hormonlu ve inşaat alanı fazlası bina diktiler, kimsenin gıkı çıkmadı.
Bir de yargı ve yanaşmalar eliyle aklayıp pakladılar sorumluları.
30 yıl önce dönemin Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Çolak’ın kurşunlanmasına neden olan bu kentin akciğerleri imara açıldı, kimseden ses yok. Çamlıca arsaları gitti elden.
Koruluklara göz diktiler, parklar yağmalandı ama sanki kimsenin bundan haberi yok.
Hâlâ şehrin göbeğinde oto galerileri ve hızla büyüyen Sarıçam ilçesinde korkunç bir plansız, çarpık yapılanma…
O kadar geride kalmış bir kentiz ki dışardan gelenleri şöyle göle nazır kartal yuvası gibi yerlerde ağırlamakla, ışıltılı mekânlarda poz vermekle bu iş çözülmez.
Dolmuş, otobüs, motosiklet terörü ve seyyar satıcı sorununu çözemedikten sonra hangi sorun çözülecek acaba?
Adana, kent kültürünü ha yitirdi ha yitirecek. Bu durum biraz daha devam ederse yazık olacak yarınlara, yazık olacak Adana’ya!
İşte yazık olmasın diye bu kente, artık herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli ve harekete geçmeli.
Bir an önce!