POLİTİKA 

BİR SONA DOĞRU

Şimdi kâr etmiyor hiçbir yalan, algı, ikiyüzlülük, mide bulandıran fetvalar, mazlumu oynamak, timsah gözyaşları… Kâr etmiyor artık ucuz kasaba politikaları, bu bezirgân saltanatı altına gizlenen sahtecilik, ruhani şarlatanlık… Tutmuyor.

Bir salgın kol gezerken ölüm tehditleri, belediyelerin yardımlarının engellenmesi, sosyal medya üzerinden tehditler, yeşil toplu profillerden ne vicdana ne ahlaka ne insanlığa sığacak paylaşımlar… Oysa hepsi de nasıl ters tepiyor, değil mi?

O kadar çok yarası var ki sevgili yurdumuzun… Aslında her yara bizi kanatıyor. Görünen ve görünmeyen yaralarımızı kaşıyorlar gözümüzün içine baka baka… Katlanan işsizlik, gittikçe yalnızlaşan ve ülkeden yana umudunu kesen gençlik, kadın ve çocuk cinayetleri, taciz, tecavüz…

Bir yanda salgınla birlikte ekonomik olarak zerre kadar etkilenmeyen, hatta ekstradan her türlü yardım yapılanlar; bir yanda işini kaybedenler, ekmeği küçülenler, açlıkla terbiye edilip ayakta kalma kavgası verenler…

Millet can derdinde. AVM’lerden, şehirlerden, ilçelerden, mahallelerden yağmur gibi koronavirüs vakası haberleri geliyor… Hal böyleyken ve atama kıyakları, 30 milyonluk sanal konser, ihaleler derken birdenbire üç ismin milletvekilliği düşürülüyor.

Hak aramalara karşı bazı kentlere giriş ve çıkışlara kısıtlamalar geliyor. Milleti kanla banyo yaptırmakla tehdit edenleri, milletin orasına burasına koyacağını söyleyen palazlandırılmış yandaş müteahhitleri aratmıyor geriden gelenler.

Biri çıkıyor, sosyal medyadan Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Barış Atay’ı vuracağına dair ant içiyor; öteki, HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’la ilgili ahlaksızlığa zirve yaptıran bir paylaşım yapıyor; beriki, ekranlardan milleti öldürme tehditleri savuruyor…

Sonra ortaya bir “Ayasofya” tartışması atılıyor. Bir an her şeyi unutturuyorlar. Muhalefetle kedinin fareyle oynaması gibi oynuyorlar. Yine de nafile… Oysa kendileri de biliyor ki değil Ayasofya, dünya üzerinde cami olmayan tüm mabetleri, bu ülkenin bütün evlerini camiye çevirseler kâr etmez artık.

Bunca yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun, ahlaksızlığın, vicdansızlığın – salgından da hızlı ve daha tehlikeli bir virüs gibi – yayılmaya çalışılmasının bir nedeni elbette ki var.

Birileri varlığını kadın cinayetlerine, saltanata, yoksullaşmaya, adaletsizliğe, kana, öfkeye, ayrışmaya, örgütlü cehalete armağan etme derdinde; ama o da kâr etmiyor artık. Çünkü ok yaydan fırladı. Buna küçük ortağın da gücü yetmedi. Bir sona doğru gelindi ve çöküşteler artık.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar