ŞİİR 

ÇUL

Basiretin bağlandığında

İğne yastığın mı olacağım?

İşaret parmağımı dilime değdirip

Topladım kırıntılarını

Cümbür cemaat suya indiği geyiklerin

Çul dediğinden.

 

O elmaları ben taşladım lafı açılmışken

Kestin kökünden sen de yazıdaki cevizleri

Ortada buluştuk sonra

Karlı nisanlarda yetiştirdiğin soğuk vuran bostanlarında senin

İneklerini yaydım çiğdem bitmez koyaklarda

Dövdüğün katırlara çiçekli iğde dalları, kuru kılçıklar

Sen köpeğinin eniklerini götürüp çağıllara gömdün

Ömrün dikiş tutmaz

Bu yüzdendir düşürmedin

Kel buğday harmanlarında

Yarık parmaklarından o paslı çuvaldızı.

 

Eğeni kaybettin üstecelik dişinin kamaşmasında

Sabah dört uyandırmalarına müteakip

Ama bil bakalım aylardan haziran değil

Çayır da kavruldu.

 

Merhametsizdin işte

Kestin sarı saçlarımı

At zincirleriyle beledin dizimdeki gamzeleri

Yılanlarla uyusan korkmazdın da

Telaşın neydi?

 

Masalım belledim sonra da seni

Mehrican değerken çamur köprülerime

Yolup keseklerin içinden

Bölüp dehrenle üçe beşe

Karıp naylon leğenlerde samanlara

Kürünlere koydun beni

Gevişlere, gevişlere.

 

Benim stabil bahar nezlelerim

Karabasanım, kurdeşenim

Sana nane mollalık gelir

Senin haşmetsiz buyurganlığın

Bal mumundan kanatlarımdır

Bin altı yüz metre rakımın ayazında

Zırzalı kapılara inerken kurtlar ve keklikler

Korkardım

Gözlerinin yeşilinden

Tam altıma kaçırıyordum ki

Bahar geldi

İptal ettim kampanyalı hasta bezi siparişlerimi

Sana baktığım buzlu camları kırdım

Yıkar elbet yağmurlar da

Süpürür rüzgârlar da

Kıymıkları vesair.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar