TOPLUM 

SU STRESİ İLE YAŞAMAK

Suyun stresi olur mu?

Okuyunca tuhaf geliyor belki ama Türkiye su stresi yaşayan bir ülke…

Yapılan araştırmalar ve yayımlanan raporlara göre ülkemiz bilinenin aksine su zengini değilmiş.

Her şeyi bilinçli kullanmak gerekir. Özellikle temel ihtiyaçları…

Su bu, tükenmez” dediğimiz yerde başlıyor tüm sıkıntılar silsilesi. Saatlerce musluğu akıtmanın bedelini ülke olarak 10 yıl sonra ödemek durumunda kalabiliriz.

Bir damlasının bile nefes kadar gerekli olduğunu iş işten geçtikten sonra anlayacağız. Bol zannediyoruz da, değil.

Dünya üzerindeki mevcut tatlı su kaynakları ne zaman ihtiyaçları karşılamayacak noktaya gelir, işte o zaman su kıtlığı yüzünü gösterir.

Yapılan belgeseller, düzenlenen zirveler istenilen çözüme ulaştırmıyor ülkeleri. Yoksa o zirvelerin sonucunda harekete geçilmemesi midir bu kıtlığın hızlıca kapımıza gelmesini sağlayan?

Türkiye’de kişi başına 1519 metreküplük su miktarı düşüyor şu an. Yeterli bir veri olmadığı için “su sıkıntısı çeken” ülkeler arasındayız.

Ekolojik düzen baltalandıkça sıkıntının yerini kuraklık, kıtlık alır. İnsan sıkıntıya hasret kalır…

İş o kadar ciddi mi, Melodi?

Evet!

İş çok ciddi…

Hor kullandıkça pişman olacağız. 2030 yılında Türkiye nüfusunun 100 milyon olduğu düşünüldüğünde kişi başına 1100 metreküplük su düşeceği ve su fakiri olabileceğimizi söylüyor uzmanlar.

Her gün binlerce ton buzul eriyor, deniz seviyesi yükseliyor… Çeşit çeşit doğal afetlerin yanı sıra deniz sıcaklığı, olması gerekenin çok üstünde.

Bu da yavaş yavaş kuraklığa neden oluyor. Paris İklim Anlaşması’ndaki görüşmeler tüm dünya ülkelerince uygulanırsa, gezegenin 2100 yılına kadar 2 ya da 1 santigrat sıcaklığın altında olması sağlanır.

Anlaşmadan ziyade durumu anlamak ve ona göre tutumlu hareket etmek zorundayız. “Geri dolar” mantığı doğa karşısında sadece çöp!

Tahmin edilenden daha az yağmur yağarsa, sıcaklık mevsim normallerinin üzerinde seyrederse suyun buharını bile göremeyeceğiz.

Korku filmlerine konu olan doğal afetleri kimse gerçekten yaşamak istemez bence. Büyük bir zevkle izlediğimiz kıyamet senaryolarının bizzat canlı tanığı olmak ürkütücü…

Tarım arazilerinde de daha tasarruflu sulama sistemleri kullanılmalı. Toprağın en sevdiği sudur.

Ayrı düşmemeleri için hesaplı sulama en sağlıklısı. Teknolojik ekipmanlar ile daha berrak ve yettiği kadarı toprakla buluşabilir.

Günde dört-beş bardak suyu zar zor içen biz insanlar o kadar gereksiz yere su harcaması yapıyoruz ki…

Su gibi aziz olmak istiyorsan keyfi akıtmadan vazgeç!

Suyun olduğu yeri kurutup bina dikersen o tabi ki zamanı geldiğinde sana ders verir. O kadar tehlikeli bir durum ki ülkeler arasında siyasi ve küresel çatışmalara bile sebebiyet verebiliyor.

Susuz kalmamak için musluğunu sustur. İradeli kullan… Günlük streslerini çözüme kavuşturabilir ve aşabilirsin. Ama doğa stresi ile baş edemezsin. Suyun, doğanın sana verdiği huzurun kıymetini bil…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar