SAZIN VEFASI EVLADIN BOYNUNU EĞDİRİR Mİ?
-MERSİN-
“Benim bu dünyada malım mülküm kalmadı. Sadece bu sazım var. Onu da Ankara’da bir müzeye koyarsanız sevinirim. Bu da size vasiyetimdir.”
İnsan canının mülk kadar değerinin olmadığı zamanlarda yaşıyoruz.
Ölüm döşeğinde olan insanın canını ölümden daha çok acıtacak durum ise öz evlatlarının mal mülk peşine düşmüş olmasıdır.
Turgut Karataş…
Nam-ı diğer Ankaralı Turgut!
Artık hayatta değil.
İllet kanser onu hayattan kopardı!
Kendi canının peşine düşmüşken evlatları toplanan yardım paralarının peşine düşmüş!
5 evladının sadece 1’i ile görüşüyormuş Ankaralı Turgut…
Bir zamanların en çok dinlenen, Ankara müziğinin gözde isimlerinden biriydi Turgut Karataş.
12 yaşında köy düğünlerinde darbuka çalarak başladı müzik sevdası…
Biz onu sempatikliği, içtenliği ve samimiyetiyle hatırlayacağız hep.
Çünkü son yıllarda yaşadıkları, insani açıdan kahredici ve hafızalarda bulunmaması gereken olaylar…
Kim derdi ki vasiyetini evlatlarına değil de sadece hayranlarına edecek!
“Paranın gözü kör olsun” diyoruz ama o olmadan da bir adım atamıyoruz.
Ankaralı Turgut, o adımın yarısını dahi atmadan en yakın sandığı kişilerin çelmesine takıldı!
Gidenin ardından yaş dökeriz de hayattayken vefa göstermeyiz!
Anne yahut baba olmanın en dokunaklı yanı karşılık beklemeden sundukları emek ve sevgi olsa gerek.
Nice anne ve babalar var, evlatları uğruna canını feda ediyor.
Nice evlatlar da var ki babasının yardım gecesinde toplanan paralara göz dikiyor!
Şen şakrak bildiğimiz Ankaralı Turgut her kahkahasına direnme gücü sığdırmış.
Toplum olarak alışmışız kan kusup da “Kızılcık şerbeti içtim” demeye.
Ondandır ince hastalıkların artmasının sebebi…
Bazen sazın bile daha vefalıdır; gitsen bile seni hatırlatır.
Bazen kendi kanından olan canına zarardır; sen onu düşündükçe o seni bir başına bırakır.
Nur içinde uyu, Ankaralı Turgut!